Değerli araştırmacı astrolog Laden Baygın maalesef bu güne kadar Türkiye’de hemen hemen hiç işlenmemiş bir araştırmaya harika bir imza atmış. Kutlarım
Astrolojide geçmiş, şimdi ve gelecek bir aradadır zira zaman klasik öğretilerde geçtiği gibi lineer değil, spiral harekette bulunan bir kavramdır.
O yüzden şu anda her ne kadar üzerine makale yazıp hakkında birtakım savlar öne süreceğim Vulcan gezegeninin varlığı henüz “bilimsel” olarak kanıtlanmamış olsa da – bulunacağı zamanın geçmişinde – varoluşunun geleceğinde; yani tam şu anda, salt farkındalık amacı ile naçizane kendisini kaleme alıyorum;
bütünün hayrına olmasını dileyerek…
ZAMANI GELMEMİŞ KAHRAMAN – VULCAN
Hera tanrıça kimseyle sevişmeden, yalnız öfkeden ve kocasına hıncından
ünlü Hephaistos’u doğurdu kendi kendine.
Ve Hephaistos en usta sanatçısı oldu gökler tanrısı Uranos torunlarının.
Hesiodos – Theog. 927 vd
Astroloji ilminde gezegenler ile bağdaştırılan mitoloji ve hikayeler, bizlere göksel sembollerin karakterleri ve birbirleri ile olan bağlantıları hakkında ciddi veriler sunmaktadır. Vulcan mitolojide Hephaistos karakteri ile beden bulmaktadır. Haphaistos; Hera (Juno) ve Zeus (Jüpiter)’in oğludur mitolojide en bilindiği hali ile. Ancak Hesiodik anlatıma göre de kıskanç Hera, Zeus’un Athena’yı (Pallas) kendi kafasından çıkartarak doğurmasını kıskanmış ve ondan öç almak için Hephaistos’u parthenogenesis, yani kendi kendine doğurma yöntemi ile hayata getirmiştir. Her ne şekilde indiyse bu zavallı ruh, bu varidata çirkin ve topal bir mahlukat olarak gelmiştir…
Zeus’un tek nikahlı eşi olan Hera, bu çirkin ve topal tanrıyı doğurduktan sonra ondan tiksinir ve hızlı bir şekilde kurtulmak ister. Olimpos dağının tepesinden aşağıya denizin derinliklerine fırlatır atar zavallı bebek Hephaistos’u. Bazı kaynaklarda sadece çirkin bir bebek olan Hephaistos’un tam bir gün bir gece süren bu düşüşten sonra denize sert bir şekilde çarpmasından ötürü topal kalmış olduğundan bahsedilmektedir. İlyada’da ise kendi ağzından, 9 yaşında iken onu geri kabul eden annesi ile babasının arasında kopan bir kavgada Hera’nın yanını tuttuğu için, babası Zeus tarafından Lemnos adasına fırlatıldığını anlatır. Bu anlamda, bazı kaynaklarda topallığının sebebi bu ikinci düşüşüdür. Her ne olursa olsun alışılmadık çirkinliği ile zavallı Hephaistos sürülmüştür süslü tanrılara yuva olan Olimpos Dağı’ndan.
Deniz tanrıçaları Thetis ve Eurynome bu istenmeyen bebeği bulurlar ve onu Poseidon’un (Neptün) dehlizlerinden geçirerek yer altındaki bir mağaraya götürürler ve ona annelik ederler. Dokuz sene boyunca burada mutlu bir çocukluk geçirir Hephaistos. Poseidon’un bittiği, Hades’in başladığı o denizin en dibindeki mağarada, ateşi keşfeder bebek kahramanımız. Yine, bazı kaynaklarda deniz kıyısında oynadığı bir gün sahilde yanan bir ateşin kalıntılarını görür ve onu korumaya alarak deniz altındaki mağarasına götürür. Sonuçta kader engellenemez ve Hephaistos, Vulcan olma yolunda ateş ile tanışıp onun karşısında büyülenir.
Vulcan karakteri yalnız bir karakterdir. Yer altında ateşi ile uğraşır durur ve o ateşten muhteşem kalkanlar, savaş aletleri ve mükemmel güzellikte takılar yapmaya başlar. Tanrıların savaşlarında yanlarından eksik etmek istemeyeceği silahlar ve tanrıçaların takmak için birbirlerini yiyecekleri güzellikte takılar yapması ile birlikte, bizim Olimpos’dan kovulan çirkin tanrımız yeniden ilgi görmeye ve sevilmeye başlar. Öyle ki annesi ve babası dahi onu kabul ederler ve artık bir tanrı muamelesi görmeye başlar. Artık metalürji ve zanaat tanrısıdır… Ünlü okültist Paracelsus tarafından alchemy yani simya ilmi de Vulcan ile bağdaştırılmıştır. Çünkü Alchemy doğada aksak olan ne varsa içindeki ruhun güzelliği üzerinden saflaştırılması ile alakalıdır. Vulcan bunu ateşi kullanarak yapmıştır. Güzellik tanrıçası Afrodit ile evlendirilen Vulcan maalesef yalnızlıktan kurtulamayacaktır çünkü Afrodit (Venüs), savaş tanrısı Ares (Mars) ile kendisini aldatacaktır!
Yunan mitolojisinde Hephaistos olarak yer alan ateş ve demir tanrısı, Roma mitolojisinde ise Vulcan(us) adını almıştır. Vulcanus; dilimizdeki volkan kelimesi ile bağdaşmaktadır. Keza Vulcan karakteri birebir volkanlarla – hatta özel olarak Etna yanardağı ile alakalıdır. Ateş tanrısının diğer kültürlerdeki karşılıkları ise şu şekildedir:
Chu Yung – Çin inanışındaki ateş tanrısı. Göklerin kurallarını çiğneyenleri cezalandırdığına inanılır. Cennetin tahtını ele geçiren oğluna karşı savaşmıştır.
Agni – Vedic (Hint) inanışındaki ateş tanrısı. Agni, Sanskritçede “ateş” anlamına gelmektedir. Hem yok edici hem de merhametli taraflarını sembolize etmek adına çift başlı olarak resmedilir. Ağaçların ve bitkilerin ardındaki yaşam gücü olarak kabul edilir.
Sekhmet – Mısır inanışındaki aslan kafalı, kadın vücuduna ve ağzından alevler çıkartan bir yılana sahip bu figürün ateşten oklarla düşmanlarını alt ettiği ve vücudunun Güneş altında pırıldadığına inanılır.
Demirci Kawa – İran, Fas ve Kürt mitolojilerinde yer alan, krala karşı gelen ve günümüzde Nevruz Bayramı’nın kutlanma sebebi olan efsanenin arkasındaki ateş tanrısıdır. Hikâyenin birçok uyarlaması bulunmaktadır.
Huehueteotl – Aztek mitolojisindeki erkek ateş tanrısı; ışığı ve ateşi yönetirdi. Kırmızı ya da sarı renkte suratı olduğuna inanılan bu yaşlı adam figürünün başının tepesinde sürekli bir tütsü yandığına inanılırdı.
Chantico – Aztek mitolojisindeki dişi ateş tanrısının dilinin ateşten olduğuna, volkanların ve kalp organının tanrısı olduğuna inanılırdı. Kuyumcuların da yöneticisi olarak Aztek mitolojisinde yer almaktadır.
Manly P. Hall’ın “Tüm Çağların Gizli Öğretileri” kitabında ise Vulcan bağantısını Pagan rahiplerin Güneş sistemini yorumlama şeklinin altında görürüz. Buna göre Pagan rahipler güneş sistemini her zaman bir Büyük Adam (Adam Kadmon) olarak düşünmüşler ve bu üç faaliyet merkezine dair analojilerini, insan bedenindeki üç hayat merkezinden -beden, kalp ve beyin- çıkartmışlardır. Mesih’in dönüşümü olayında üç çadırdan bahsedilir: Ortada ve en büyük olanı (kalp) ve onun iki tarafında daha küçükleri (beyin ve üreme sistemi) bulunur. Üç tane Güneş ‘in mevcut olduğuna dair felsefi hipotezin, tarihte birkaç kere meydana gelen tuhaf olayla ilişkili olduğu söylenebilir. İsa’ dan sonraki 51. yılda gökyüzünde aynı anda üç güneş görünmüştür. 69. yılda gökyüzünde iki güneş birlikte görülmüştür. William Lilly’e göre 1156 ila 1648 yılları arasında yirmi tane benzer olay kayda geçmiştir. Güneşin maddi dünyanın en önemli velinimeti olduğunu gören Hermesçiler, doğanın görünmez ve ilahi kısmının ihtiyaçlarını karşılayan bir ruhani güneş olduğuna inandılar. Büyük Paracelcus bu konuyla ilgili olarak şunları yazar: “Bütün ısının kaynağı olan Dünyevi Güneş vardır ve gözü olan herkes onu görür ve kör olanlar da onu göremese de ısısını hisseder. Bir de bütün bilgeliğin kaynağı olan Ebedi Güneş vardır, ruhani melekeleri uyanmış olanlar bu güneşi görür, onun varlığını bilir; ruhani bilince ulaşmamış olanlar ise onun gücünü “sezgi” denilen içsel meleke sayesinde hissedebilir.” Kimi Gül-Haç bilginleri, Güneş’in şu üç haline özel isimler vermişlerdir: Ruhani güneşe Vulcan; solar ve entelektüel güneşe, sırasıyla Mesih ve Lusifer; ve maddi güneşe Musevi Demiurg Yehova’nın ismini vermişlerdir. Burada Lusifer ruhani zihnin aydınlatmadığı entelektüel zihni gösterir, dolayısıyla o ” sahte ışık”tır. Sahte ışık sonunda alt edilir ve ruhun, ikinci Logos veya Mesih denilen gerçek ışığı tarafından kurtarılır. Lusifer aklının Mesih aklına dönüştürülmesini içeren gizli süreçler, simyanın büyük sırlarından birini oluşturur ve baz metalleri altına dönüştürme süreciyle sembolize edilir. (Manly P. Hall – Tüm Çağların Gizli Öğretileri – Syf 136- 137).
Rosicrucian terminolojisine göre dünyanın kendini yeniden var ettiği 7 dönem vardır. Bunlar sırası ile 1. Satürn periyodu 2. Güneş periyodu 3. Ay periyodu 4. Dünya periyodu 5. Jüpiter periyodu 6. Venüs periyodu ve 7. Vulcan periyodudur. Bunların gezegenlerin Güneş etrafında yaptıkları devinimle bir bağlantısı yoktur. Basitçe bunlar dünyanın geçmiş, mevcut ve gelecek enkarnasyonlarını işaret eder. İlk üç periyot hali hazırda yaşanmıştır. Şu anda dünya periyotunda olduğumuza inanılmaktadır. Diğerlerinin de tamamlanması ile insan ırkı bir üst seviyede algıya ulaşacaktır. Geçen üç periyotta insanlık aydınlanma aşamasında gerekli olan araçları keşfetmiştir ve gelecek 3 periyotta da bunların mükemmelleştirilmesine ve algının en üst seviyeye taşınmasına çalışılacaktır.
Astrologların ve antik düşünürlerin iddia ettiği üzere haftanın her günü bir gezegen titreşimi ile bağlantılıdır. (Örneğin Monday, yani Pazartesi günü Moonday kelimesinden gelir ve Ay ile bağlantıldırı. Latincede Salı günü Dies Martis yani Mars günü olarak adlandırılır. Salı gününün İngilizce karşılığı olan Tuesday “Tirsdag” kelimesinden evrilmiştir ve kelime kökeninde Nordik savaş tanrısının ismi olan “Tir” ya da “Tyr” yatmaktadır. Çarşamba gününün İngilizcedeki karşılığı olan Wednesday kelimesinin Latince kullanımı “Dies Mercurii” dir…) İşte Vulcan periyodu haftanın bütün günlerini kapsayacak bir enerjiye sahip olacak denilmektedir. Okült ilimde ruhların 777 kere enkarne olduğundan bahsedilmektedir. Ancak bu dünyamızın 777 kez matamorfoza uğrayacağı anlamına gelmez. Burada işaret edilen 7 evrendeki 7 periyotta gerçekleşecek olan 7 evrimdir. İşte bu periyotların en sonuncusu ve en kısa sürecek olanı Vulcan periyodu olarak iddia edilmektedir. İşbu periyotta yaratıcı bir bilinç ve sınırsız bir ruhsal aydınlanma yaşanacağına; madde ile mananın bütünleşeceği, çiçeklerin, insanların ve minerallerin aynı algı seviyesine ulaşacağına inanılmaktadır.
Vulcan terimi bir çoğumuza tanıdıktır aslında. Star Trek serisindeki Mr. Spock’un selamını hatırlayacaksınızdır! Karaktere hayat veren ve kendisi de bir Yahudi olan Leonar Nimoy, bu işaretin sinagoglarda Kutsalların Kutsalı (Holy of Holies) çıkartıldığı zaman verildiğini belirtmiştir. İbranicedeki “shin” harfine karşılık gelmektedir. Shin, ibrani alfabesinin 21. Harfi olup divine power yani ilahi güç ile ilişkilenmektedir. Yine bu harf, yaratımın 7. Gününü ifade eden Shabbat kelimesini andırmaktadır. Yine yukarıda bahsedilen Vulcan’ın tüm haftanın günlerinin enerjisini içereceği bilgisi burada farklı bir form olarak, karşımıza çıkmaktadır ve barış ve dinginlik içeren bir süreci işaret etmektedir. Bununla birlikte bu işaretin kabalistik büyülerle alakalı olduğuna dair de inanışlar bulunmaktadır.
Kutsalların Kutsalı veya Kudsulakdas, İbranice Kutsal Kitap’ta, Tanrı’nın yaşadığı, Mişkan’ın içinde bulunan iç tapınağa atıfta bulunan bir terimdir. Ahit Sandığı’nın, Sina Dağı’nda Musa’ya Tanrı tarafından verilen On Emir’i barındırdığı kabul edilir. (wikipedia)
Eski Ahit’teki Tubal Cain, yaygın görüşe göre Yunan mitolojisindeki Hephaistos ya da Roma’daki adıyla Vulcan’ın karşılığıdır; “metalürji ve zanaat tanrısı”na karşılık gelir. Albert Gallatin Mackey, Vulcan adının “Baal-Cain”den, yani “Tanrı Cain”den türetildiğini ileri sürerek eski Ahit’te sözü edilen Tubal-Cain’i doğrudan doğruya Hephaistos ya da Vulcan’la özdeşleştiriyor. Bazı farklı araştırmacılara göre Hephaistos Mezopotamya’nın güçlü tanrısı Enki’nin Yunan’daki paralelidir. Charles Penglease, farklı panteonlar arasında kurulacak paralelliklerin çoğu kez “parçalı” olacağı ve birden çok figürü içinde barındıracağı düşüncesiyle, Enki için Hephaistos ve Prometheus’un bir bileşimini öneriyor: “Enki’nin bir zanaatkar/yaratıcı, asi tanrı, insanlığın yardımcısı ve zeki tanrı olarak rolü, Hephaistos ve Prometheus arasında paylaştırılmıştır. Hephaistos Enki’nin zanaatla ilgili yönünü alırken, insanlığın yardımcısı, asi ve zeki tanrı rolünü Prometheus üstlenir. (Burak-Eldem-Fraternis syf 508-509)
Vulcan gezegeni uzun süredir kendini saklıyor. O da Chiron gibi kendini göstereceği zamanı bekliyor. Oysa ki çok uzun zamanlardır yıldız gözlemcilerinin kendisini yakalamaya çalıştığı aşikar! 1840 yılında Urbain Le Verrier Merkür’ün ekseni ile alakalı çalışmaya başlar. Amaç Newton’un yerçekimi teoremi üzerinde ek çalışmalar yapabilmektir. Ancak Le Verrier Merkür’ün yörünge hareketini yaparken günberi noktasında çok ufak da olsa presesyonlar fark ediyor. Bu hipotetik gezegene Vulcan adını veriyor ancak yaptığı araştırmalar sonuca ulaşamıyor. (GÜNBERİ: Güneş etrafındaki eliptik bir yörüngede güneşe en yakın nokta.) Bununla birlikte 1846 yılında aynı teknik ve teorem üzerinden Neptün’ü keşfeden Le Verrier, bilim dünyasında iddiasının haklı olabileceğine dair büyük bir etki bırakıyor. 1915 senesinde Einstein’ın rölativite kavramını bilim dünyasına sunması ile Vulcan’ın varlığı ret ediliyor. Bu aşamada Merkür’ün Venüs ya da Dünya’ya göre biraz daha dış merkezli yörüngelerinin bahsi geçen presesyona sebep olduğu belirtiliyor.
Ancak günümüzde hala Vulcan gezegeninin bulunacağına dair ciddi inanışlar hala bazı gökbilimcilerin gezegeni aramaya devam etmesine sebep olmaktadır. Vulcan gezegeninin çokça konuşulan Planet X ya da Nibiru olduğuna dair ciddi söylemler de bulunmaktadır.
Roberta Herzog Güneş sisteminde yer alan 12 gezegenden bahseder. Henüz bulunmamış olanların isimlerinin Vulcan, Luron, Florian olduğunu iddia eder “Akashic Record-Your Souls Journey Through Time” isimli kitabında.
Peki Vulcan astrolojik anlamda bize neler ifade etmektedir? İlk aşama olarak bahsedilen hipotetik gök cisminin, Vulcanus isimli asteroitten farklı olduğunun altını çizmemiz gerekli. Bizim bahsettiğimiz Vulcan natal haritalarda aşağı bakan bir kırmızı ok olarak görülmektedir.
Birçok astrolog tarafından Vulcan Başak burcu ile bağdaştırılmaktadır. Şimdi bu hipotetic gezegene atfedilen özellikleri astrolojik olarak sıralamaya ve değerlendirmeye çalışalım! Tekrar altını çizmek istiyorum; buradan sonra yazılanlar araştırmalar ve harita çalışmaları sonucunda tarafımca sunulan önermelerdir!
Vulcan gezegeni bilinçaltı ile çalışan bir gezegendir ve bireyin içsel olarak sakladığı yetilerini gün yüzüne çıkartması ile ilgilidir. Örneğin Ay haritalarda karmadan biriktirerek getirdiğimiz bilinçaltı dürtüleri işaret ederken Vulcan üst bilinç ile alakalıdır. Vulcan mitolojisi de itibari ile normal metotları yıkarak, yeni, sağlam, yaratıcı ve heyecan verici şekiller ile yeni çözüm yolları, yeni yol haritaları bulmakla ilişkilidir. Bilgiye ulaşma yöntemlerinde genel geçer teknikler yerine farklı yollar denemek ile alakalıdır. Birebir olarak bilinçaltı ile bağlantılıdır. Güneşi madde olarak düşünürsek Vulcan’ı anti-madde olarak yorumlayabiliriz ve aslında bu da bizi evrenimizdeki olmazsa olmaz kavrama yani dualiteye götürür! Zaten bu ikisi astronomik anlamda da birbirlerinden çok fazla uzaklaşmazlar.
Vulcan kişilerini bir mekâna girdiklerinde rahatlıkla fark edebilirsiniz çünkü başınızı çevirip kendilerine baktırırlar. Zeki, çekici ve sözel yönü güçlü kişilerdir. Kendileriyle ve ruhsal yönleriyle barışık oldukları için yaşama daha sıkı tutunan, yaşamın sunduğu beşeri zevkleri de keyifle deneyimleyen kişilerdir. Baskı altında olan bir Vulcan kişisi ise içine kapanık, dürtüsel ve kıskanç bir tabiatta olacaktır. Terk edilme korkuları, kendine ve etrafına güvensizlik, sosyopatlık gibi durumlar görülebilir. Zeus’un insanlığa ateşi hediye eden Prometheus’u yüksek bir dağın tepesine Hephaistos’un yaptığı zincirlerle bağladığını da unutmamak gerekir. Hem inanılmaz takılar hem de en azılı silahları yapan bir yetenekten bahsediyoruz. Çok iyi tasarımcıların, iç dekoratörlerin ya da sağlam mühendislerin iyi açılar almış bir Vulcan ile bağlantısı olduğunu görebiliriz. Silahlar ve takılar. Biraz karmaşık bir yapı var burada. Merhametli ama kızdığı zaman çok büyük hasarlar verebilecek bir karakter! Değerli taşlardan inanılmaz güzellikte takılar tasarlayabilecek bir sanatçı da olabilir, nükleer silahlar geliştiren bir dahi de!
Üstat Agrippa, “Gizli Felsefe” serisinin 2. kitabı olan “Sayı Büyüsü” isimli çalışmasında Vulcan gezegenini aşağıdaki şekilde sınıflandırmıştır:
İlişkili olduğu burç: Terazi
Ayı: Eylül
Kutsal kuşu: Kaz
Kutsal hayvanı: Eşek
Kutlu ağacı: Şimşir
İlişkili olduğu organ: Böbrek
Mitolojisinden yola çıkarak Vulcan’ın yaşamımıza sonradan girecek şanslarla da bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Aslında hikâye bize zorluklarla, istenmeyerek başlayan bir hayatın sonucunda edinilecek tanınırlık, sonradan edinilecek sevgi ve güç gibi sembolleri de işaret ediyor.
Mitolojisinden bahsederken hızla geçtiğimiz ancak sembolik olarak son derece önemli bir detay var. Evet, kahramanımız Afrodit ile evlendiriliyor yani Venüs ile!!! Ancak Venüs ile Mars birlikte oluyorlar ve kahramanımız bu olaya hem çok üzülüyor hem de deli gibi hiddetlenerek intikam alma yoluna gidiyor. Buradan yola çıkarak Vulcan’ın özellikle Mars ve Venüs ile bağlantılarında pek rahat olmayacağının altını çizebiliriz. Onu kabul eden Neptün’ü ve sezgisel Balık burcunu daha çok severken onu terk eden Jüpiter ve Juno’ya temkinli yaklaşacaktır.
Çok doğal olarak her türlü yer altı ile bağlantılı konular, yanardağ patlamaları, depremler, madenler, taşlar, değerli taşlar ile alakalıdır. Tongatapu adalarında meydana gelen görülen en kuvvetli yanardağ patlamalarından biri olan 14 Ocak 2022 tarihli olay anına gittiğimizde; Vulcan’ın Retro pozisyonda ve Plüton ile tam kavuşum halinde olduğunu görüyoruz! Vulcan’ın ametist, aytaşı ve safir ile bağlantısı olduğu iddia edilmektedir.
Baskı altında bir Vulcan kişisi oldukça sıkıntılı olabilir. Kendini ifade etmekte zorlanan, içe dönük, yaratım gücü eksik ve ruhsallıkla bağlantısı olmayan bir kişi karşımıza çıkabilir. Vulcan ruhsallıkla da bağlantılıdır. Açıkçası ben de birçok astrolog gibi naçizane bu keşfedilmeyi bekleyen gezegenin Başak burcu ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Başak burcu toprak elementidir. Klasik yöneticisi Merkür’dür ancak eğer bir gün gelir de bu gezegen bulunabilirse 6. Ev ve Başak burcu yöneticiliğinin Vulcan’a teslim edileceğini düşünüyorum. Aynı mitolojisindeki gibi önce kendini saklayıp sonra da tüm ihtişamı ile bizleri kendine hayran bırakacağına hiç şüphem yok!
Faydalanılan kaynaklar:
- Manly P. Hall – Tüm Çağların Gizli Öğretileri – Syf 136- 137
- Akashic Record – Your Soul’s Journey Through Time – Roberta Herzog
- Agrippa – Gizli Felsefe – Sayı Büyüsü
- Burak-Eldem-Fraternis syf 508-509
- Halikarnas Balıkçısı – Bütün Eserleri
- Encyclopedia of Greco Roman Mythology -Mike Dixon Kennedy
- Fortuna’s Wheel the Mysteries of Medieval Tarot – Nigel Jackson
- Astronomy with the Naked Eye – Garret P. Serviss
- Rosicrucian Cosmo Conception – Max Heindel
- Albert-Pike – Codex
- The Women’s Encyclopedia of Myths and Secrets – Barbara G. Walker
- Oil of Metals – Paracelsus Research Society
- Wikipedia
- bje.org.au