Tarot’un kökeni
Teorilerin birincisi, Tarot’u eski Mısır’a bağlıyor. Buna göre, “Arkana Majör” ya da “Büyük Sırlar” denen 22 kartlık ana deste, Hermes Trismegistus tarafından yapılmıştır. Hermes, söylentilere göre, Firavun Osiris’in yaveri ve başdanışmanıdır. Tarot ise, onun yazdığı yeryüzünün ilk kitabının bir örneğidir. Bu yaklaşımın sahibi olan Fransız yazar ve araştırmacı Antoine Court de Cebelin, Kadim Dünya adlı kitabında böyle diyordu. Yine Gebelin, Tarot’un eski Mısır Tanrısı Toth’un bilgi kitabı olduğunu söylüyor (Bkz. sayfa 1024). Tarot imajları, gerçek bilgeliğin ve dünyanın eski okült güçlerinin sembolize edilmiş anahtarlarıdırlar.
İkinci teoriye göre Tarot, Çin kökenlidir. Bunun en önemli desteği M.S. 618-908 yılları arasında, Çin’de Tang Hanedanı döneminde kullanılan kâğıt paralardır. Bu paraların üzerlerinde de Tarot sembolleri bulunuyordu. Son kurama göre ise Tarot, Hint kökenlidir. Daha doğrusu, Hint çingenelerinden çıkmıştır. Çingenelerin kökeni, Sanskritlere bağlanıyor. Sanskritçe’de ise, iskambil destesine “Taru” deniyor. Öyleyse, bu kurama göre Tarot, Hint çingenelerinden dünyaya yayılmıştır, denebilir. Bir diğer Tarot uzmanı olan Paul Poster Case’in teorisi daha farklı. Case, Yüzyılların Bilgeliğini Açıklayan Anahtar adlı kitabında, 78 kartlık Tarot destesinin, 1200 yıllarında yapıldığını yazıyor. Buna göre Tarot, birçok ulusa mensup bir bilgeler grubu tarafından yapılmıştır. Amaç, çok farklıdır.
Tarot sözcüğünün kökeni
Araştırmacı Gebelin, Tarot kelimesinin, Mısır Tanrısı Toth’tan türediğini savunurken, başka araştırmacılardan da destek alıyor. İddialara göre, eski Mısır dilinde “Taroş” kelimesi krallık demektir. Kelime buradan türemiştir. Bazılarına göre ise, Tarot kelimesi, Latince “Rota” (tekerlek) kelimesinden kaynaklanıyor. Bir diğer yaklaşıma göre ise, kelime İbrani’cedir. Yani, Tarot’un, gizemciliğin bir kolu olan İbrani kökenli “Kabala” öğretisi ile ilişkisi vardır. Çünkü, İbranicede “Torah” kelimesi, kanun anlamındadır.1400′lü yıllarda Avrupa’da, desteye, “Tarocchi” deniyordu. Aynı kelime, daha sonraları Fransızca olarak “Tarot ” haline dönüştü. Bütün bunların sonucunda ise, ortaya bugün de kullanılan Tarot sözcüğü çıktı. Tüm bu çalışmalara rağmen, Tarot kelimesinin kesin olarak anlamı ve kökeni hâlâ ortaya çıkmış değil.Tarot’la ilgili tarihi kayıtlar, çok eskilere dayanıyor. Ortaçağ dönemlerinde, bu tür gizem çalışmalarının hepsi büyücülük olarak nitelendirildiğinden, Tarot’la uğraşanlar olayı başka yönlere çekmek amacıyla, kartlarda değişiklikler yaptılar.
Birçok yerde, Tarot, bir oyun desteği haline getirildi. Gerçekte, halen kullanılan iskambil desteleri, Tarot destesinin, “Arkana Minör”, yani “Küçük Sırlar” bölümünün değişiminden ortaya çıktılar. “Büyük Sırlar” denen ana kısım iskambil destelerine alınmadı ama bu ana kısmın, O no’lu kartı olan Deli, Joker adı altında iskambil destelerine girmeyi başardı.Daha da ilginci, iskambil fallarının kökeninin Tarot olmasıdır. Tarihi kayıtlara bakılırsa, 1275 yılında, Almanya-Ausburg’da belediye kayıtlarında Tarot’un bir oyun olduğunun kaydı bulunuyor. 1377′de Brefeld-Isviçre’de, kentin Alman rahibi tarafından hazırlanan bir kitapta Tarot oyunundan söz ediliyor. 1387′de Almanya Regensburg’da Tarot kartları ilk kez kilise tarafından aforoz edildiler. 1392 yılına ait bir kayıtta, Fransa Kralı VI. Charles’ın hazinesinden üç deste el yapması Tarot kartına ödeme yapılması emri gözüküyor. Bunlar, Tarot’la ilgili en eski kayıtlar olarak gözüküyorlar.
Okültizm ve Tarot ilişkisi
Tarot ve Okültizm iç içe girmiş iki kelimedirler. Okültizmin Türkçe karşılığı tam olarak bulunmuyor. Yaklaşık olarak, gizli bilimler anlamındadır ve bir genelleme yapılacak olursa astroloji, simya, büyü ve ispritizmayı kapsar. Tarot, yüzyıllardır okültistler tarafından ele alındı, bazıları kartları değiştirerek yeni desteler yaptılar. Kartların eski Mısır’dan kaynaklandıkları kabul edilecek olursa, okült bilgilerin sembolik öğretisi, kartların çizimi ile başlar. Kartlarda, sürekli olarak yaşamı meydana getiren 4 ana unsur kullanılır. Bunlar, toprak, hava, ateş ve sudur. Ayrıca simyaya ve astrolojiye ait semboller, tüm Tarot kartlarında kendilerini gösterirler. Simya ve astroloji, okültizmin maji ile beraber üç ana koludur. Bazı okültistlere göre
Tarot, İbranilerin gizli öğretisi Kabala ile ilişkilidir. Oysa, Kabala, sanıldığı gibi İbranilere ait bir öğreti olmayabilir. Kökeni çok daha eskilere dayanmaktadır. İbranilerin bu bilgileri sıkı, sıkı saklamaları, kuşaktan kuşağa gerekli gördükleri kişilere aktarmaları bu düşünceyi getiriyor. Oysa, gerçekte Kabala’ nın gerçek kökeni bilinmiyor. Tarot’la ilişkisi kesin olan Kabala,^köken olarak karanlıkta kaldığına göre, konunun derinine yine inilemiyor. Astrolojik bağıntıTarot kartları, astroloji ile yakın ilişkilidirler. Kartların astrolojik kökenleri vardır.
Örnek vermek gerekirse Arkana Majör ya da Büyük Sırlar destesi incelenebilir:
0. Deli – Hava Gurubu
1. Sihirbaz – Merkür
2. Baş Rahibe – Ay
3. İmparatoriçe – Venüs
4. İmparator – Koç Burcu
5. Papa – Boğa Burcu
6. Âşıklar – İkizler Burcu
7. Araba – Yengeç Burcu
8. Kuvvet – Aslan Burcu
9. Hermit (Münzevi) – Başak Burcu
10. Şans çemberi – Jüpiter
11. Adalet – Terazi Burcu
12. Asılmış Adam – Su Gurubu
13. Ölüm – Akrep Burcu
14. Ölçülülük – Yay Burcu
15. Şeytan – Oğlak Burcu
16. Kule – Mars
17. Yıldız – Kova Burcu
18. Ay – Balık Burcu
19. Güneş
20. Yargılama – Ateş Gurubu
21. Dünya – Satürn
Bu çalışmanın kökeni, 19. yüzyıl araştırmacısı, okültist Eliphas Levi’dir. Levi, yukarıdaki 22 Arkana Majör kartını, İbrani alfabesinin her birine bağlıyordu. Arkanalardaki 4 ana elemanın, yani hava, ateş, toprak ve suyun ilişkilerini de ortaya attı. Ama gerçekte,Tarot desteği ile, astroloji arasında kesin ilişkiyi, 1887′de İngiltere’de kurulan Golden Dawn (Altın Şafak) örgütü kurdu. Bu gizem kuruluşu, Tarot’a çok büyük önem veriyordu. Golden Dawn örgütünün, Tarot konusunu ele alması, gerçekte son derece okültist bir yaklaşımdır. Oysa Tarot, çok daha başka yönlerden ele alınabilir.
İmajinasyon çalışmaları
İmajinasyon çalışmaları, imajinasyon yeteneği, sezgi gücünün artırılması, para psişik, yani normal üstü yeteneklerin kullanılabilmesidir. Bu yeteneğin geliştirilmesi için önerilen metotlar tekdüze ve zahmetli metotlardır ama, bıkmadan ekrarlanmaları gerekir, imajinasyon çalışması için, aynen meditasyonda olduğu gibi, sakin ve sessiz bir yer gerekir. Yoga oturuşlarından birisi ya da bağdaş kurup oturma tercih edilebilir, ilk aşamalarda, beden kendi kendine telkinlerle gevşetilir. Bunlar, “Tüm organlarım gevşiyorlar, tüm bedenim gevşiyor” şeklinde telkinlerdir. Bu alıştırma, birkaç defa tekrarlanır ve sonra uyku ile uyanıklık arasında yarı transvari bir duruma girilir. İmajinasyon bilinçli yapılmalıdır, çünkü göz önüne kendiliğinden gelen ve hiçbir anlam taşımayan imajlara yer verilmez.
Çalışmayı yapan kişi, imajları kendi yaratacaktır. İlk aşamada örneğin telepati çalışmalarında kullanılan Zener kartları kullanılabilir. Gözler kapalı olarak, Zener kartlarındaki şekiller (daire, artı, kare, üç çizgi, yıldız) düşünülür. Daha sonraları ise, iki boyutlu resimler, örneğin bir kır manzarası hayal edilir. Tabii, önce dikkatle resme bakılacaktır. Daha ileri çalışmalarda, imaj cisimlerin renklendirilmesi, tonlamalar ve duyumlandırmalar yer alacaktır. Örneğin, yanan bir soba düşünülüp, sıcaklığı hissedilmeye çalışılacaktır. Renk çalışmasında ise, örneğin yeşil renk için, yeşil bir yaprak, yeşil bir halı ve yemyeşil bir çayır düşlenecektir.
Tarot kartları enerji yayar
İmajinasyon çalışmaları, Tarot için çok önemlidir, çünkü sezgilerin artmasına yardımcı olacaklardır. Hatta, duru görü medyumluğun oluşması bile bu aşamadan başlar. Tüm olaylar, İmajinasyon ve konsantrasyonla belirli bir astral form kazanırlar, sonra bu form katı maddeye dönüşür. Bu yetenekler geliştirildiği takdirde, ruhsal konularda ve Tarot’ta kişi başarılı olabilir. Tarot kartlarının anlamlarını tümüyle ezbere bilmek, eğer ruhsal gelişimden uzak kalınırsa, sonuç vermeyecektir.Bu bilgiye herkes sahip olabilir ama imajinasyonu başarabilen ve Tarot meditasyonu yapabilen bir kişi için Tarot’un verdiği sonuç çok farklı olacaktır.
Bu çalışmaları yapan kişi, hem kartlarla gerektiği kadar yakınlaşabilecek, hem de anlamların derinliğine inecektir. Sonuçta Tarot açmak için, imajinasyon ve Tarot meditasyonu kesinlikle gereklidir. Tarot meditasyonu iki amaçla yapılır: Düşünce benlik ile, iç benlik arasında boyuta konsantre olmak ve kartlarla uyum sağlayıp en ince detaylara inebilmek. Uzmanlar, içinde çok eski bilgilerin bulunduğu Tarot kartlarının yüksek titreşimli enerjisinden yararlanmak gerektiğini belirtiyorlar. Bu da ancak, kartların tek, tek içine girmekle mümkündür.
Meditasyon yönteminde Tarot meditasyonu için kişi, kendi ruhsal yapısına uygun yolu seçer. Yani kişi. tütsüler yakmak, belli bir yeri seçmek veya belli mistik törenler yapmak eğilimindeyse, o yolu seçer. Herkes kendi içinden gelen ortamı seçer. Hafif loş bir ışık, hafif bir müzik parçası, mum yakmak, güzel buhurlar ve belki de özel bir elbise, Tarot meditasyonunu kişinin lehine etkileyen unsurlar olabilirler. Şöyle bir örnek verilebilir: Odanın güneyine oturulur. Bakışlar kuzeye doğrudur. İşe, O no’lu deli kartı ile başlanır, kartlar sıra ile elden geçecek, bu işlem karışık yapılmayacaktır.
İlk denemelerde 10 dakikalık süreler yeterlidir. Kart rahatça görülecek bir yere konur ve en ince detayına kadar gözlenir. Daha sonra, gözler kapatılır ve kart tüm ayrıntıları ile göz önüne getirilir. Bir seansta, ister 1 kartla ister 22 kart sırayla meditasyon sürdürülmelidir. En ideal saatler, gece yansı ile günün erken saatleridir. Tarot meditasyonu için, derin bir transa girmeye gerek yoktur. Önemli olan, kartlarla İç içe girebilmek ve anlamları sezebilmektir.
Tarot, ruhsal yetenekleri geliştirirTarot kartlarının imajinatif zenginlikleri ve sembolizması, parapsikolojinin de ilgi alanına giriyor. Yalnız, Tarot’un kehanet yönü, parapsikologları ilgilendirmiyor. Normal düzeyde, bilinçli zihin, alt bilinçle ilişki kuramaz. Bu ilişki, bir kısım paranormal yani normal üstü hallerde mümkündür.
Sembolizm, parapsikolojinin çok önem verdiği bir konudur. Çünkü semboller, gizli bir merkeze doğru giden labirent benzeri sayısız aşamalardır. Tarot kartları ile, ilk ciddi ve bilimsel çalışmayı ünlü psikolog Carl Gustav Jung yaptı. Jung, hastaların sorunlarına rüya, vizyon ve halüsinasyon testleri yapıyor ve bu sonuçlara mitoloji ve simya konularını karıştırıyordu.Jung’a göre,parapsişik yönden kartların açılmasında bilinçaltının önemi büyüktür. Tarot açan hassas kişi ile, Tarot açtıran ve gevşeyen kişi arasında telepatik bir bağ vardır. Ama, ortada bir kehanet olayı varsa, o zaman bu irtibat yetersizdir, çünkü geleceğin bilinmesi, telepati alanının içinde değildir.
Bu konu, kehanet alanına girmektedir. Kehanet alanında ise, laboratuar denemeleri henüz kesin değildir. Bir diğer kuram ise, Tarot açan ile karşısındaki kişinin beyin dalgalarından etkilendikleridir. Tarot açılırken, kişiler konsantre olup, hafif bir trans haline girerler. Bu hal içinde, tüm yük sezgiselliğe verildiği için, beyin Alfa ritmine girer. Tarot durumunun psikokinetik bir olay olduğunu savunanlar vardır ama psikokinezi olaylarında beyin aksine, Delta ve Teta türü dalgalar yayıyorlar. Görülüyor ki, Tarot durumu son derece farklı bir ruhsal ortam yaratıyor.
Kehanetçilerin çıkış noktası da budur.Tarot kartlarının teker ,teker anlamlandırılmalarına geçmeden evvel, şu sonucu kesin olarak ortaya koymak gerekiyor. Tarot destesi, bir meditasyon çalışması için son derece uygundur. Bu yöntemle, ruhsal yeteneklerin geliştirilmesi kolaylıkla sağlanacaktır. İşin gizem ve kehanet yönü bir başka alandır ve o alanın yasaları çok farklı bir şekilde işlemektedirler.
Gufran Erkılıç