PARAPSİKOLOJİK BİR KONU: ASTROLOJİ İLE DOĞUM KONTROLÜ

Ağaç tepeleri (teorinden yükselen dolunay. Diğer yıldızlarla birlikte giden ay. Aslında görünmeyen fakat gerçek olan bir ay daha var: Bu ay denizleri, ağaçları, istiridyeleri hatta bizleri etkisi altında bulunduruyor. Çekoslovakya’nın ağzına kadar kompüterler, matematik ve medikal bilgiyle dolu ay ve gezegenler üzerine çalışmalarda bulunan bir merkezi var. Fakat bu merkezde görünürde ne astronot ne de herhangi bir uzay aracına benzer bir şey var. Bu merkezdeki bilim adamları jinekologlarla psikiyatristler. Görünüşe göre bu araştırmacılar Dr. Eugen Jonas’ın başkanlığında dünya üzerinde önemli bir iş yapmaktalar. Ayın, gezegenlerin ve güneşin pozisyonlarına bakarak reçeteler yazıyorlar. Başka bir deyişle Çek doktorlar Astrolojiyi kullanmaktalar. Bu merkez Nitra’da 1968’de Çek Hükümeti tarafından «Planlı Ebeveynlik için Astra Araştırma Merkezi» adıyla kurulmuştur. Dr. Jonas eskiden beri yapmakta olduğu araştırmaların sonuçlarını medikal astrolojiye kabul ettirebilmek için epeyce terlemişti. Bu kadar ter dökmeye de değerdi doğrusu…

Çekoslovakya’nın Astra Merkezi aşağıda yazılı hususlarda insanlara yardım etmenin yollarını bulduğuna inanmaktadır:

#          Haplar, diğer gebelikten korunma vasıtaları veya operasyonu üe güvenilir ve emniyetli bir doğum kontrolü sağlamak,

#          Kadınlarda kısırlığı gidermek,

#          Çocuk düşüren kadınlara yardım etmek,

#          Doğum öncesi ve sonrası her bakımdan sıhhatli bebek sahibi olmaya yardım etmek,

#          Çocuğun cinsiyetinin tayininde ana-babaya yardım etmek.

Bunlar ilk bakışta olmayacak şeylermiş gibi gelebilir ama Çekler bu yolla birçok trajik problemi halletmiş durumdalar.

Bir psikiyatrist olan Dr. Jonas geleceği bildiren bir falcı değildir. Daima mütebessim son derece kibar bir insandır. Çek Bilimler Akademisinin konferansında Bmssels Konferansında (1968) gezegenlerin insanlar üzerindeki etkileriyle ilgili olarak ona birçok soru yöneltilmişti. Uneskonun Uluslararası Aile Planlaması Bölümünde Dr. Jonas’ın çalışmaları incelenmektedir. Heidelberg’deki Max Plank Enstitüsü istatistik bulgularını etüd etmektedir. Ayrıca Rusya’da Leningrad Jinekoloji Enstitüsünden akademisyen Petrov Maslakov Jonas’ın bulgulan üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Çekoslovakya ve Macaristan’ın kalburüstü ilim adamlarından Jonas’ın çalışmalarını inceleyenler doğum kontrolünün Astrolojiyle mümkün olabileceği kanısında birleşmiş bulunuyorlar.

Macar sınırının yakıındaki Slovakyalı olan Dr. Jonas bu konudaki çalışmalarına 1956’larda başlamıştı. Macaristan çocuk düşürmeyi meşru sayan bir kanun çıkarmıştı. O zamanlar genç bir psikiyatri doktoru olan Jonas «Doğum kontrolünün daha az travmatik bir yolu yok mudur acaba?» diye düşünmeye başlamıştı. Staj çalışmaları sırasında yüksek asabi duygusallığa sahip olan kadınların periyodik olarak yüksek cinsel arzu nöbetlerine kapıldıklarını tespit etmişti. Bu nöbetlerin tepe noktalan bazı kadınlarda farklı zamanlara tekabül ediyordu. Fakat hepsinde de her otuz günde bir defa oluyordu. Bu husus Jonas’ın yakalamış olduğu ilk ipucuydu.

Bu arada Dr. Jonas astronomi ve astrolojiyi de inceledi bir yandan. O zamana kadar bilimsel yoldan ayın birçok bakımlardan insanlar üzerindeki etkilerinin bulunmuş olduğunu biliyordu. Dolunay zamanında artan etkiler yeni ay zamanlarında azalma gösteriyordu. Jonas keza, Hippokrates’den Kepler’e ve Leibniz’e kadar eski asırların seçkin ilim adamlarının astrolojik uygulamalarda bulunduklarını da biliyordu. Eski astrologlar verimlilik devrelerinin ayın devreleriyle ilgili olarak azalıp çoğaldığını daima söylemişlerdi. Hiç; şüphesiz, kadınların verimlilik devrelerinin de ayın hareketleriyle (durumlarıyla) ilgili bulunduğunu söyleyivermek bu kadar basit değildi.

Modem doğum kontrolü çalışmalarına faydası olabilecek bazı tabloları astrolojiden çıkarabildi mi acaba Dr. Jonas? Psikiyatrik gözlemlerini astronomik hesaplarla karşılaştırdığında bir yığın rakam elde etti. Bunun, sonucu olarak gezegenlere ait bir manzara elde etti. Bu bir anahtardı. Bu bireysel bir kalıptır ve her kadının doğumunda güneş ve ayın ilişkileriyle ilgilidir, «Bunu bir defa elde ettiğiniz zaman,» diyor Jonas, «devam etmek ve kadının bütün hayatı boyunca gebe kalacağı günleri saptamak mümkün olur.» Eğer bu günlerde cinsî temasta bulunmazsa istenmeyen çocuklardan da kurtulmuş olacaktırr. Eğer çocuk istiyorsa, verimli günlerini istediği şekilde değerlendirecektir.

Jonas bütün bu çalışmalarının sonuçlarım, çıkardığı tablolar ve şemalarla birlikte Macar ve Çek Bilimler Akademilerine gönderdi. İlk cevap Prague Jinekoloji Kliniği’nden gelmişti: Dr. Jirim Malkom, «Eski Astroloji bütün bu spekülasyonlar üzerinde her ne kadar durmuş bulunuyorsa da, Dr. Jonas’ın fikirlerini ve bulgularını görmezlikten gelemeyiz. Yıldızların hareketleri dakik zaman belirleyicisidir. Biz zamanımızı işaretlemede bunu kullanıyoruz. Onun beşeri < organizma üzerinde bir etkisinin bulunmadığı sözkonusu olamaz. Dr. Jonas’ın eski astrologların denemelerini keşfetmek ve onlardan yeni sonuçlara varmak gibi bir arzusu bulunsa bile, kabulümüzdür.»

Jonas bundan sonra çalışmalarına aralıksız olarak devam etmeye ve elde ettiği sonuçları ilgili mercilere göndermeye izin de aldı. 1960’a kadar bu şekilde devam ettikten sonra, Dr. Aurel Hudcovic kendisini Bratislava Jinekoloji Kliniğine (deneme ve ispatlarını yapmak üzere) davet etti. Burada Dr. Jonas bol bol süje buldu ve ken¬di metoduyla birçok hastayı mutlu kıldı. «Astroloji ebeveynlere çocuklarının cinsiyetini tayin edebilmelerini mümkün kılmaktadır.» diyordu Dr. Jonas. Burada erkek çocuk isteyen 8.000 kadar kadın üzerinde araştırma yaptı. Bunlardan % 95’i arzularına nail olmuştu. Jinekologlardan bir grup Dr. Jonas’a bu başarılarından sonra şöyle bir soru yönelttiler: «Eğer cinsî temasın tarihini verirsek, bize çocuğun kız mı, oğlan mı olacağını bildirebilir misin?» Jonas bunu da denedi ve % 87 başarı sağlanabileceğini gösterdi meslektaşlarına. Daha sonraki testlerle yapılan çalışmalar bu yüzdenin 98’e kadar çıkarılabileceğini göstermişti. Dr. Jonas’ın, medikal astroloji konularıyla ilgili olarak yapmış, olduğu bütün çalışmalarım «Pre determining the Sex of a Child» isimli eserinde bulabilirsiniz.

Ebeveynlerin istedikleri gibi kız ya da oğlan çocuklara sahip olmaları güzel birşey. Fakat Jonas, ailelerin karşı karşıya bulundukları çok daha zor ve trajik problemlerle tedirgin olmuştur. 5.000 kadar vakıayı etüt ederek, ölü, sakat ya da herhangi bir şekilde doğan çocukların, annenin, güneş, ay ve gezegenlerin belirli durumlarına rastlayan günlerde gebe kalmış olduklarını da ortaya çıkarmıştır.

«Güneşle ayın birbirine zıt durumda bulundukları zamanda dünyaya gelmiş olan anneler aynı durumda (yani dolunay zamanlarında) gebe kalmaktan kaçınmalıdır. Büyük bir ihtimalle sıhhat- siz ve sakat çocuk doğurabilirler.» dedi Dr. Jonas.

Dr. Jonas İngiliz Astroloji Dergisinde Nitra’lı Bayan V. Petrovis hakkında şunları yazmıştı: «Arka arkaya üç tane ölü bebek doğurdu. Bunlardan sonra bir tane canlı çocuk dünyaya getirebildi ama o da sakat ve üç ay erken doğmuştu. Bundan sonra onun için hesaplar yaptık ve mutad olmayan bir sonuçla karşılaştık. Bütün yıl boyunca normal bir çocuk dünyaya getirebilmesi için sadece belirli dört günde gebe kalması gerekiyordu. Bizim hesaplarımızı dikkatle izleyen Bayan Petrovis sonunda sıhhatli bir çocuk dünyaya getirebildi.»

Çocuklarla ilgili sakatlıkları gidermek ümidiyle Dr. Jonas kozmobiyolojik araştırmalarda bulunmak üzere Prague Psikiyatri Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Dr. Lubomir Hanzlicek’den izin aldı. Bu arada bir üniversite profesörü ve eski Budapeşte Doğum Kliniği şefi olan Dr. Kurt Rechnitz, Dr. Jonas ile astrolojinin doğum kontrol unda rahatlıkla kullanılabilir bir yöntem olabileceği konusunda tartışmaya girdi. Jonas’ın yanılmış olduğunu ortaya koymak üzere bir takım araştırmalara girdi. Fakat ne tuhaftır ki Reehnitz’in araştır- malan, bilhassa çocuk istemeyen 120 kadın üzerinde yapmış olduğu testler Jonas’ın işine yaradı. Bu kadınların hiç birisi de hamile kalmamıştı. Şimdi, halen Jonas -Reehnitz sistemi Çekoslovakya’da uygulanmaktadır.

1960 ortalarına doğru Dr. Jonas kalın bir cilt dolusu vak’a ve istatistik yayınladı. Bu gibi faaliyetlerin masraflarım da çoğunlukla kendi cebinden karşılıyordu. Jinekolog, astronom, fizikçi ve astrologlarla görüşmek üzere dış ülkelere geziler yaptı. Onlardan edindiği bilgileri bir araya topladı. «Eh büyük problem,» diyordu Jonas, «jinekologların astronomiden anlamamaları… Astronomların da doğumla ilgili olaylardan haberleri yok. Her iki taraf ta astrolojinin bir saçmalıklar ve batıl itikatlar yığınından başka bir şey olmadığına inanıyor.»

Çalışkan bir insan olan Dr. Jonas ortaya çıkarmış olduğu keşiflerini tamamen kadınların hizmetine sunabilmesi için çok zamana ihtiyacı olduğunu iyi bilmekteydi. Cesaretini ve çalışmalarını bir daha derleyip toparlayarak bir laboratuar ve maaş için Sağlık Bakanlığına müracaat etmişti. Slovakya’daki gazeteler Jonas’ın hikâyesini anlatmaya başladılar. Bundan sonra Dr. Jonas’a bir mektup yağmurudur başladı. Aradan bir yıl geçmesine rağmen mektupların sonu gelmiyordu, azalmıyordu da… Meselâ bir tanesi şöyleydi: «Kendi mutluluğum sözkonusu olduğu için, açık olarak yazıyorum. Evlenmeden önce, çocuk düşürmüştüm. Evleneli üç yıl olmasına rağmen çocuğum olmamaktadır. Doktorlar kocamın ve benim tamamen sıhhatli bulunduğumuzu bildirmekteler. Her ne pahasına olursa olsun bir çocuk sahibi olmaya karar vermiş bulunmaktayım. Kocamı seviyor olmama rağmen, gebe kalabilirim ümidiyle sadık olmamayı denedim. Çocuksuz hayatın kıymeti yok. Eğer bana yardım ederseniz…»

Başka bir kadın da şöyle yazıyordu: «1966’da bir oğlan çocuk doğurdum. Çok mutluydum. Fakat bu mutluluk çok sürmedi. Bebek üç ay sonra öldü. Bu üzüntüyle azap içinde bulunuyorum, çünkü bir daha hamile olmam imkânsız görünmektedir. Bana Dr. Jonas’ın adresini bildirirseniz, müteşekkir olacağım…»

Çek Radyosu Dr. Jonas ile ilgili bir yayınından sonra yukarıdakine benzer mektupların yağmuruna tutulmuştu. Dertlerine çare arayan ebeveynler «Bize yardım ediniz», «Lütfen», «Size yalvarıyoruz» şeklinde yardım bekliyorlardı. Fakat başhekim olarak çalışmakta olduğu TBC Psikiyatri Kliniği’nde (Sokolov) ise Dr. Jonas’un kulağına, «Şu hastalan bırak da, kendine bak sen.», «Bu astrolojiyi bırakmazsan sana istikbal yok.» gibi sözler geliyordu.

Buradaki meslektaşları, Dr. Jonas bu çalışmalarında ileri gitmekte ısrar ettiği zaman kendisini «kalınkafalı» olarak nitelemişlerdi. Onlara göre Astroloji ile tıbbın işbirliği sözkonusu olamazdı. Bundan dolayı çeşitli engeller çıkararak, Dr. Jonas’ın kıdem almasını önlediler. Bundan sonra Dr. Jonas Macaristan’ın yolunu tutar. Macar doktorlardan kendi aklî dengesinin normal olduğuna dair rapor getirdi. Bu sefer de eski meslekdaşlar, «Bir parça kâğıtla aklının normal olduğunu ispatlayamazsın.» diye karşı çıktılar. Sonra Slovakya Hükümetinden Dr. Jonas’ı aklının başında olduğuna dair bir mektup geldi. Federal Sağlık Bakanlığı da çalışabileceğini fakat herhangi bir malî destek beklememesini bildirdi. Çok Komünist Partisi Merkez Komitesinden biri Dr. Jonas ile ilgilendi. Bundan sonra girdiği ileri imtihanlarla, yine çıkarılan güçlüklere rağmen, kıdem alabildi. Meslektaşları onun Ortodoks olmayan çalışmalarına karşı gösterdikleri tepkilere rağmen, buluşları gün geçtikçe yaygın hale gelmektedir* «Prede termining the Sex of a Child» isimli eseri daha şimdiden (1970) altı dile çevrilmiş bulunmaktadır. Araştırma çalışmaları Macaristan, İngiltere ve Batı Almanya’da ilgiyle karşılandı. Hatta Almanlar kendisine çalışmalarında kullanmak üzere bir kompüter vermeyi bile teklif etmişlerdir. Kendi ülkesinde de en sonun¬da 1968’de tıp ve tıp dışındaki bilim adamları) da onun etrafında toplanmaya başladılar. Sonunda Sağlık Bakanlığı Nitra’da Aile Planlaması Astra Araştırma Merkezi’ni kurdu. Nihayet Dr. Jonas yıllardır hayal ettiği çalışma arkadaşlarına ve araç-gerece sahip olabilmişti. Yapılan çalışmalar iki gazetede muntazam olarak yayınlandı. Okuyuculardan gelen mektuplar dikkatle analiz edildi. 1958 de vakıalar ve Jonas’ın sistemi Signal Dergisi’nde Dr. Zdenek Rejdak tarafından yayınlandı.

Bu makalenin yayınlanmasından sonra Astra’ya ilk müracaat eden hasta bir doğum mütehassısı bayanı doktordu. Bir oğlan çocuğa sahip olmak istiyordu. Enstitü kendisi için bir şema hazırladı, bir oğlan çocuğu için en uygun zamanı hesapladı. Kendi özel şemasında bulunan bazı hususlardan dolayı, bir çocuk taşımasının mahzurlu olabileceği hususunda uyarıldıysa da, bayan doktor bu uyarıya kulak asmadı. Gebe kaldı fakat düşük yaptı. Astra’ya tekrar başvurarak, kendisine en uygun zamanın bildirilmesini, rica etti. Bundan önceki durumda ise, uyanlara harfiyen riayet etmediğini, fakat bu sefer söylenen her şeyi aynen uygulayacağını bildirdi. Ne de olsa, kendisi bir doğum mütehassısıydı ve Jonas’ın sistemi yine de kendisine pek inanılır bir şey gibi gelmiyordu. Astra’nın yardımıyla bir erkek çocuk edinmek üzere tekrar bir şans denedi.

Tıbbın babası olarak bilinen Hippokrates rivayete göre şöyle dermiş: «Astrolojiyi anlamayan kendisini doktor değil aptal bilmelidir.» Jonas’da durum bunun tersiydi. Zira o tıptan astrolojiye geçmişti. Fakat hiç değilse, doğum mütehassısları astrolojiyle ilgilenmelidir. Şimdiye kadar hastaları hakkında anladıklarından daha çok bilmedikleri şeylerin bulunduğunu bilmelidirler.

Nitra’da artık Jonas’ın araştırma merkezinde daha geniş kapsamlı testler yapıla gelmektedir. Gönüllüler için astrolojik hesaplar yapılmaktadır. Bir grup, tahminen verimli olmayan günlerde cinsî temasta bulunmayı, diğer grup ise hesaplara göre verimli olabilecek günlerde cinsî temasta bulunmayı kabul etmiş durumdadır. Bir yıl içinde, ya da biraz daha kısa bir süre sonra, Jonas’ın tahminine göre, kendisinin astrolojik doğum kontrol yöntemi ispatlanmış ya da yıkılmış olacaktır. Başka bir deneme de Almanya’da yürütülmektedir.

Astra’ya ferdî olarak da müracaat edilebilir. Onlar tarihi, yeri ve mümkünse kendi doğum tarihlerini verirler ve karşılığında Oflulara «kozmogram» verilir. Bunların en basiti doğum kontrolü için olanıdır. Sakat ya da ölü olarak dünyaya gelen çocukların durumlarıyla ilgili çalışmalar daha ince hesaplan gerektirmektedir. Astra’nın iddiasına göre bu işler çok hassas kompüterlerle yapılmakta ve 100 de yüz doğrulukta doğum kontrol kozmogramları yapılabilmektedir. Diğer çalışmalarında da % 98 başan elde ettiklerini bildirmektedirler.            :

Ayın, gezegenlerin ve güneşin kadının, doğumundaki pozisyonları daha sonraları çocuklarını dünyaya getirirken niçin etkili olmaktadır? Bunu hiç kimse bilmiyor. Bilim adamlan bu konuda hücreler üzerindeki radyasyon üzerinde durmaktadırlar. Her nasılsa evrende bulunan her şeyle dinamik bir ilişki içinde bulunuyoruz. Macar Dr. Rechnitz ayın görünümlerinin muhtemelen sinir sistemi üzerinde değişik etkilere sahip olduğu ve bunun da kadının hormonlarını etkilediği görüşü üzerinde durmaktadır. «Bu şaşırtıcı birşey değildir.» diyor jinekolog Rechnitz ve devam ediyor: «Ay’la ilgili olan bu ilişki bir jinekolog tarafından değil, bir psikiyarist tarafından gözlenmiştir.» Prof. Praff Astrolojinin son profesörüydü. Ondan sonra bu alan şarlatanlar tarafından işgal edilmiştir. Bu, çok üzüntü verici bir şeydir. Zira Jonas’ın çalışmaları bize, bu konunun köklerine kadar araştırılması gerektiğini göstermiştir.

Kozmobiyoloji Amerika ve Avrupa’da yeni yeni (1970lerde) gelişmekte olan bir ilim dalıdır. Belki bir gün Jonas’ın keşfiyle ilgili olan «Niçin?» sorularını cevaplandırabilecektir. Fakat şu anda bilmeye ihtiyaç duyduğumuz şey, Astra sisteminin çalışıp çalışmayacağıdır. Eğer çalışırsa (ki ilk belirtiler bu yoldadır), bu hayret verici hesaplar derhal geniş uygulama alanına konacaktır.

Dr. Jonas’ın medikal astroloji’si iyi bir haberden başka bir şey değildir. Birçok bilimsel keşiflerin tersine olarak onunla ilgili hiçbir olumsuz yan bulunmamaktadır. Sadece doğum kontrolü alanında ne kadar faydalar sağlardı insanlığa… Çekler’in belirttiklerine göre % 98 etkilidir. Haplar da bu kadar etkili olabiliyor zaten. Baş ağrısı, sinirsel gerginlik, kilo almak gibi yan tesirleri bulunmamaktadır. Aydan aya yapılması gerekli masraflar da bulunmamaktadır. Kontraseptif vasıtalardan daha etkilidir. Bir kadın için, hiç şüphesiz, çocuk düşürmekten çok daha az zahmetlidir.

Astroloji yoluyla doğum kontrolü yöntemine karşı Papalığın reaksiyonunun ne olacağı da merakla beklenen konulardan biri olabilir. Papa’nın böyle bir yönteme nasıl karşı çıkacağının anlaşılması da oldukça zor.

Astral sistemi sadece istenmeyen çocukların durumuyla ilgili bir metot değildir. Aynı zamanda çocuk isteyen aileler için de memnuniyet verici bir keşiftir. Aileler eğer arzu ettikleri takdirde doğacak çocuklarının cinsiyetini seçebilecekler. Çocuğu olmayan kadınlara da bu yöntemle yandım edilebilecektir. Çocuklar da büyük bir çoğunlukla dünyaya deforme olmuş bir tarzda gelmeyecektir. Ayrıca herhangi bir kimse için Jonas’ın medikal astrolojisini uygulamaktan dolayı gelebilecek bir sakınca da bulunmamaktadır. Bu tip bir astrolojinin anlaşılması, «Bizim çocuğumuz acaba niçin gecikti, ne yaptık?» gibi sorulardan bunalmış olan aileleri de rahatlatacaktır. Her bakımdan Dr. Jonas’ın keşfi iyi görünmektedir. Pravda’da çıkan bir yazıda belirtildiğine göre, «Çocuk seven herkese – bu mutlu bir hayatın temeli olacaktır.»

Jonas’ın gayretleriyle astroloji yeniden, insanlık için en yararlı olacak yollardan birine girmiş bulunmaktadır. Ona bakarak Macaristan ve Çekoslovakya’daki diğer ilim adamları da astrolojiyi tetkik etmeye başlamışlardır. Şimdi daha çok astrobiyoloji adı altında yürütülen bu etütlerle, sadece tıp alanında değil, fakat diğer ilim dallarında ve bilhassa insanlar arasındaki ilişkilerde de yararlı yöntemler araştırılmaktadır. Dr. Eugen Jonas’ın çalışmalarıyla ilgili olarak çok geliştirilmiş testler programlanmış bulunmaktadır. Herhalde önümüzdeki yıllarda bu ismi daha çok işiteceğiz.

Bu yazı  S. OSTRANDER — L. SCHROEDER’in «Psychic Discoveries Behind The îron Curtain» ve

«Fantastigues Recherches Parapsychiques E£n URSS» ile ÎMPACT (Unesco) ’dan alıntıdır.

 

 

Bir cevap yazın

error: Content is protected !!