Bu sözlüğe vakit buldukça, yine alfabetik olarak yeni yeni maddeler ilave edilerek sözlük devamlı güncellenecektir.
A
ADAMENKO VİKTOR : Rus Radyo fizik doktoru. Moskova Radyo Fizik Enstitüsünde çalışmaktadır. Ünlü bir parapsikolog olan Adamenko, Tobiyoskop ve Biyometre’ yi bir arada kullanarak önemli deneyler yaptı ve modern akupunktur’a yeni boyutlar getirdi. Eşini de iyi bir psikokinezi medyumu olarak yetiştiren Adamenko uluslar arası bir para psikologdur.
AGENT – AJAN : Telepati ve düşünce nakli deneylerinde süje ye verilen ad.
AGPAO TONNY : Filipinlerdeki ruhsal şifacıların en ünlüsüdür. Agpao’nın adına parapsikoloji literatüründe sıkça rastlanır. Yaptığı kansız ruhsal ameliyatlar pek çok ünlü parapsikolog tarafından titizlikle incelenmiş olup, hiçbir hilekarlıkla suçlanamamıştır. Yaptığı ameliyatlar üzerine her ne kadar çeşitli yorumlar getirilmişse de ameliyatları izah edici yeterli bir açıklığa kavuşulamamıştır. Yazık ki ruhsal şifa dünyası Agpao’ yu erken kaybetti. Almanya’da yaptığı bazı deneylerle de yakinen bilinir. Örneğin hem kendi başına,hem de bir sara hastasının başına E.E.G. cihazı bağlattırmış olarak yaptığı deney bilimsel açıdan önemlidir. Hastanın ellerini tuttuğunda hastanın sağlıksız olan Alfa ritmi düzeliyor,ellerini bıraktığında ise hastada derhal hastalığının semptomları olan delta ve teta dalgaları beliriyordu. Tekrar elini tuttuğunda ise bu marazı dalgalar derhal Alfa dalgalarını dönüşüyorlardı.
AGREST MODERST : Rus bilim adamı. Ülkesinin ünlü bir fizik profesörüdür. Ufoloji ve uzay olayları üzerinde hatırı sayılır bir otorite olarak bilinir. Bazı teorileri kanıtlanmış olmamakla birlikte,bütün Rus bilim adamlarının bu konulara eğilmelerini sağlamıştır.
AKSAKOF ALEKSANDRE : ( 1852 – 1903 ) Rus bilimi adamı. Devlet müşavirliği de yapmıştır. Spritizmayı bilimsel olarak incelemiş,düzmece olaylarla gerçek olayları birbirinden iyice ayırmayı başarmıştır. Devrinin en ünlü medyumları olan Kate Cook, Dantel Home ve Eusapia Palladino ili yaptığı deneyleri diller destandır. Spritizmaya yöneltilen bilinçaltı ve halüsinasyon yorumlarını getiren E. Von Hartmann’ın kitabına karşın yazdığı Animizm ve Spiritizma adlı yapıtı kendisine büyük ün kazandırmıştır.
AKUPUNKTUR : Vücudun belirli bölgelerindeki belirli yerlere altın ve gümüş iğneler batırılarak birçok hastalığın tedavisine yarayan çok eski bir şifa yöntemine verilen ad. Çin kökenlidir. Bu konudaki en eski belge iki bin küsur yıllık Çince bir el yazması olan Hungdi Neigung Suwen adlı kitaptır. Akupunktur araştırmalarında bu yöntemin bazı ilkel kabilelerde de uygulandığı anlaşılmıştır. Günümüzde Dünyanın tamamında ve ülkemizde de kullanılmaktadır. Akupunktur yöntemine göre deri altına sokulan iğneler sayesinde sinir ağları arasında gerekli elektriksel denge meydana getirilmekte,buda kısa zamanda şifaya neden olmaktadır.
ALFA RİTMİ : Bu dalgalar frekansları (bir saniyedeki adedi) 8-13ve amplitütleri(dalganın en küçük ve en yüksek noktası arasındaki yüksekliği) 30-50 mikro volt olan düzenli dalgalardır.normal yetişkin şahıslarda çoğunlukla iyi gelişmiş ortalama 9-10 frekanslı Alfa dalgaları görülür.Alfa dalgaları insan gözlerini kapattığında ve tamamen sakin olduğunda görülür.Bu dalgaların fizyolojik orijinleri halen tartışılmakta.Hemen şunu ilave edelim ki : Yoga,meditasyon gibi çalışmalar yapılırken yapılan ölçümler beynin Alfa dalgaları yayınladığını göstermektedir.Düşünme faaliyetinin olmadığı tam sükunet anın da beyin bol miktarda Alfa dalgaları yayınlar.Şahıslarda sükunet hali bozulur bozulmaz Alfa dalgaları basılırlar.Örneğin derin bir konsantrasyon veya meditasyon hali içinde bulunan bir kişiye herhangi bir konu hakkında soru sorulacak olursa Alfa dalgaları derhal daha düşük amplitütlü Beta dalgalarına dönüşürler.Alfa dalgaları bilinen beyin dalgaları içinde en güçlü ve sağlıklı dalgalardır.Bu dalgalar çocukluktan itibaren yavaş,yavaş gelişerek beyin tarafından yayınlanır.1.5 yaşındaki bir çocukta Alfa dalgalarına nadir rastlanır.3-5 yaşlarındaki çocuklarda ise bu dalgalar daha belirginleşir.Çocuk 10 yaşına geldiğinde dalgaların iyice organize olduğu anlaşılmıştır.16-18 yaşlar ise bu dalgaların tam düzeninin kurulduğu devre olarak biliniyor.Yaşamın yaşlılık döneminde ise çocukluk dönemlerinde olduğu gibi bu dalgaların gittikçe yavaş olduğu anlaşılmaktadır.Alfa dalgalarının oluştuğu duruma parapsikoloji de Alfa Durumu adı verilir.
AMPLİTÜT : Elektriksel ritimde dalganın en düşük ve en yüksek noktası arasındaki farkı belirtmek için kullanılan terim.
ANTİPSİKİYATRİ AKIMI : 1970 li yıllarda psikiyatri ve psikoloji camiasında ortaya çıkan bir akımdır. Bu akım zamanının birçok kitaplarında ve toplantılarında izlenmiştir. Akımın içerdiği görüşe göre akıl hastalarının sorunları açısından birçok kritikler yapılmış ve psikiyatride bir devrim yapılması gerektiği görüşü savunulmuştur. Akımın derinliğinde üç ara madde vardır.
1 ) Ruh doktorunun dar psikiyatrik tedavi yöntemlerinden kurtulmak ( ruhsal fonksiyonun kesin olarak çözülmesine karşın tedavi edici niteliği bulunmayan,yalnızca sinir sistemini uyuşturan ilaçların kullanılması gibi. )
2 ) Gerçek Psi fonksiyonuna bağlı olan bazı paranormal olayların psikoz niteliğinde ele alınarak paranormal ile anormalin birbirine karıştırılması. )
3 ) Akıl hastalarını hastanelerde sürekli tedaviye tabi tutarak iyileşme sürecinin kısaltılması.
Akımın savunucularının öne sürdüğü gibi Psi fonksiyonuna önem verilmekte,buda parapsikolojiyi ilgilendirmektedir.
A.S.P.R. : ( American Society for Psychial Research )
S,P.R.nin kuruluşundan birkaç sene sonra 1885’te psikolog William James’in önderliğinde kuruldu. Amerikan Psişik Araştırmalar Derneği dört yıllık bir süreden sonra S.P.R. ile birleşti. 1906’da dernek merkezi Columbia Üniversitesi felsefe profesörü J.H.Hyslop’un yönetiminde New York’a taşındı. 1907’de ise S.P.R.den ayrıldı.S.P.R.’ nin izinden yürüyen dernek üyeleri telepati,duru görü v.b. gibi çeşitli para psikolojik konulardaki olayları incelemeye devam ettiler. Bu dernek Dünyaca ünlü olup,halen çalışmalarını sürdürmektedir.
B
BACKSTER CLEVE : Amerikalı eski C.I.A. ajanı. Dünyada yalan makinesini ilk keşfeden kişidir. Keşfettiği makine halen Amerikanın birçok eyaletinde kullanılmaktadır. Bitkiler üzerinde yaptığı deneylerinde parapsikoloji literatüründe önemli bir yeri vardır. Çeşitli bitkiler üzerine E.E.G. cihazının elektrotlarını takarak,yıllarca bunların çeşitli düşünceler karşısındaki etkileşimlerini ve ne tür reaksiyonlar verdiklerini araştırmıştır. Aldığı sonuçlar ise bilimsel açıdan halen kabul edilmiş olan, bitkilerin de kendi aralarında bir dili olduğu gerçeğini açığa çıkartmıştır. Konusunun en büyük uzmanıdır.
BALFOUR GERALD : İrlandalı öğretim üyesi. S.P.R. nin eski başkanlarındandır.
BALFOUR OF EARL ARTHUR : İngiliz filozof. İngiltere eski başbakanlarından. Kendisi S.P.R. nin de eski başkanlarındandır.
BALFOUR STEVART : İngiliz fizik profesörü. S.P.R.nin eski başkanlarındandır.
BANARJEE H.N : Hindistan’daki Rajasthan Üniversitesi parapsikoloji direktörü. Ünlü bir psikiyatrist olan Banarjee Virginia Üniversitesi namına reenkarnasyon etütleri yapmak üzere ülkemize de gelmiştir. Adana’da rahmetli reenkarnasyon araştırmacısı Reşat Bayer’le bilinen bilimsel çalışmaları vardır.
BIO – AKTİNİK : Bio hayat, Aktinik ise Işın anlamına gelir.Kimyasal ve biyolojik ışın anlamlarının karışmasından oluşan bu sözcük canlı ışınımı ifade eder. Manyetik etkiler karşılığı olarak kullanılmıştır.
C
CADICILIK : Ansiklopedik literatürdeki orijinal adı Witchcraft’tır. Memleketimizde uygulanmadığı ve oldukça az kişi tarafından bilindiği için Wichcraft ’ın sözcük olarak tam karşılığı yoktur. Yani sözcük yerine oturmaz. En yakın karşılığı ise Cadıcılık’ tır. Avrupa, Amerika ve pek çok Latin ülkelerinde tanınan cadıcılık artık Paganist bir din sayılmaktadır. Bu dinin mensupları Tanrı Pan’ a tapınırlar. Paganist dinler bilindiği üzere çok tanrılı dinlerdir. Cadıcılık son yıllarda Dünyanın birçok ülkesinde oldukça büyük bir artış göstermiştir. Şeytana tapma anlamına gelen Satanizm veya Egzorsizmle karıştırılmamalıdır. Cadıcılığın kendine göre ritüel,yani ayinleri rahip ve rahibeleri vardır. Bunlardan rahiplere Warlock,rahibelere ise Wicca denir. Cadıcılıkta kadın olgusu erkek olgusundan daha önemli bir yer tutar. Cadıcılığın müritleri on üçerli gruplar halinde toplanır ve doğa ruhlarına tapınırlar. Birçok ayinleri ve kutsal günleri vardır. Cadıcılık ritüellerinde soğuk etler ve şarap kutsal sayılır. Tanrı Pan ‘ı envoke ( Bkz. Envokasyon ) etmek için bunlara gerek vardır. Cadıcılığın temelleri çok eskilere dayandığından ve de mitoloji ile beslendiğinden oluşan parapsikolojik olaylar dolayısıyla parapsikoloji için önemlidir.
CADORET REMİ JERE : Kanadalı psikolog. Parapsikoloji’ ye E.S.P. olaylarını inceleyerek başlamıştır. E.E.G. cihazı kayıtlarıyla Alfa Ritmi üzerindeki çalışmalarındaki verimliliğiyle tanınan bir bilim adamıdır. Sübjektivite ve performans konularını çok iyi araştırmış bir parapiskologdur.
CAHAGNET LOUİS ALPHONSE ( 1809- 1895 ) : Fransız Spiritüalist. Hipnotizma ve Manyetizma ile uzun yıllar meşgul olmuştur. Tanınmış medyumlardan Adele Maginet Tedodule ve Eric J. Bingwell ile önemli çalışmalar yapmıştır. Ömrünün sonuna kadar E.S.P. olayları ile ilgili çalışmalar da yapan Cahagnet’in bu konularda yazılmış üç önemli kitabı ve kendisi hakkında yazılmış bir sürü de biyografisi vardır.
CASTENADA CARLOS : 1960 lı yıllarda Los Angeles’teki Kaliforniya Üniversitesinde antropoloji öğrenimi gören Carlos Casteneda ülkemizde de sevilen gizem yazarlarından biridir. Biyografisi tam olarak bilinmeyen yazar Don Juan adlı bir sihirbazın öğretilerini nakledip,parapsikoloji piyasasını karıştırmıştır. Kitaplarında anlattığı don Juan yagui yerlilerinin ünlü bir sihirbazıdır. Konu hakkında ülkemizde de dilimize çevrilmiş birkaç kitabı vardır. Esrarı henüz çözülmemiş fakat,parapsişik açıdan büyük önem taşıyan kitapları etkin olmuştur.
CAYCE EDGAR : Amerikalı ünlü kahin – medyum. ( 1877s – 1945 ) son yüzyılların literatüre geçen nadir şifacılarındandır. On binlerce kişiyi şifaya kavuşturduğu rapor ve belgelerle sabittir. Cayce’nin ayrıca piramitler ve batık kıta Atlantis gibi konularla ilgili kehanet ve tefsirleri de vardır. Ölümünden sonra kurulan Cayce Vakfı onun önayak olduğu konularda faaliyetini halen devam ettiriyor. Cayce’nin bazı kitapları da ülkemizde çevrilerek satışa arz edilmiştir.
CİPHER TESTİ : Medyumlara ve hassas süjelere uygulanan bu testin amacı ortaya çıkan olayların türlerinin parapsişik olaylarda ne olduğunu anlamaktır. Test belirli objeler üzerine dizayn edilmiştir. İki kişi ayrı,ayrı yerlerde oturur. Verici süje telepatik olarak verilmesi gereken objenin özelliklerini imajine edip telepatik olarak verirken,alıcı süje de telepatik olarak algıladığı özellikleri bir kağıda yazar. Bu deney içinde ayrıca çeşitli yöntemlerle süjelerin kişiliklerinde oluşan değişimler de gözlenmektedir.
Ç
ÇAĞRIŞIM : İnsan beyninde belirli bir sözcüğün getirdiği fikrin başka bir sözcükle bağlanarak başka bir fikre mantıklı bir şekilde bağlanarak yeni fikirler üretmesi hali. Örneğin çamaşır düşünürken bunu anında çamaşır makinesinin,çamaşırı imal eden fabrika,fabrikanın binası,binanın sıvası gibi fikirlerin belirli bir mantık silsilesi içinde üremesi gibi. Çağrışım zincirinin belirli bir fikre konsantre olmadıktan sonra hiç sonu gelmez. Bu tür çağrışım çalışmaları zihni geliştirmek ve fikir akış hız ve ritmini hızlandırmak açısından önemlidir.
ÇAPRAZ HABERLEŞME : Daha önceden saptanmış bir konu hakkında değişik yerlerde yapılan deneylerde süjelerin birbirlerine uyum göstererek yapabildikleri iletişim hali. İlk defa İngiltere’de S.P.R. tarafından yapılmış ilginç bir deney vardır. Deneyde ayrı,ayrı medyumlar kullanılmış ve Spiritizma da kullanılmıştır. Deney içinde medyumlar birbirlerinden apayrı yerlerde yazı yazmışlar ve bunların yazdıkları yazılar iki ayrı heyet tarafından karşılaştırılmıştır. Sonuç hayret verici olmuştur. Spiritüalistler ortaya çıkan bu tip olayların bedensiz varlıklarla iletişim kurmanın delili olduğunu söylüyorlarsa da bu olaylar parapsikologlar tarafından halen çözülmüş sayılmamaktadır. Özellikle dağılmadan önceki Sovyetler Birliğinde çapraz haberleşme deneyleri sıkça yapılmaktaydı. Bugünkü Rusya’da durum bilinmemektedir. Bu tür olayların gelecekte bazı casusluk faaliyetlerinde kullanılabileceği düşüncesi konuya ciddiyet katmakta,dolayısıyla parapsikolojinin kapsamına girmektedir.
ÇATAL ÇUBUK : Radyestezi ’de ( Bkz. Radyestezi ) su,maden v.b. gibi çeşitli maddeler bulmağa çalışmak için yapılan çalışmalarda ağaç dallarından kesilerek oluşturulan Y harfi şeklindeki çubuğa verilen ad. Nar,fındık ve gül ağacı çatal çubuk yapmak için en ideal bitkilerdir. Ayrıca çeşitli metallerden de imal edilmiş çatal çubuklar da vardır. Batı tipi,Sovyet tipi gibi tanımlanan değişik çeşitleri bulunur.
D
DEAN DOUGLES : Amerikalı Elektro- kimya profesörü. Amerikan parapsikoloji kurumu eski başkanlarındandır. Dean telepati ile kan basıncı arasında bir ilişki bulunduğunu bilimsel olarak ispatlayan ilk bilim adamıdır.
DEFORMASYON : Bulunulan formun değişmesine verilen ad. haline verilen ad.
DEJAVÜ : Metapsişik ve Fransızca bir terimdir. İnsanların ilk defa gittikleri bir yerleri çok iyi biliyormuş gibi hatırlamalarına,hatta ayrıntılarına kadar tarif ettiklerine sıkça rastlanmaktadır. Burada kastedilen anlamı budur. Spiritüel açıdan ruhun yeniden dünyaya gelmesinin kanıtı olarak yorumlanır. Dejavü olayları da parapsikolojide henüz tam anlamıyla açıklığa kavuşturulmuş değildir.
DELTA DALGALARI : Patolojik olarak kabul edilen beyin dalgalarıdır. Frekansları 3-5 ,amplitütleri ise yavaştır. Delta dalgaları parapsikolojik açıdan Psikokinezi deneylerinde bariz biçimde ortaya çıktığı gözlemlenen bir beyin dalgası türüdür.
DEDÜBLÜMAN : Bazı şartlar altında fizyolojik ve psikolojik değişimlerle kişinin birkaç yerde birden görülmesi haline verilen ad. Metapsişik bir terimdir. Okültizm’de,mistisizmde ve halk arasında anlatılan birçok Dedüblüman olayı vardır. Spiritlere göre Dedüblüman ruhun bedenine yaptığı değişik ve oldukça zor bir etkinin sonucudur. Parapsikologlar için bu tür açıklamalar yetersizdir. Çünkü günümüz parapsikoloji laboratuarlarında henüz kanıtlanmış bir Dedüblüman olayına rastlanmamıştır.
DEFORMASYON : Bulunulan formun değişmesine verilen ad. haline verilen ad.
DEJAVÜ : Metapsişik ve Fransızca bir terimdir. İnsanların ilk defa gittikleri bir yerleri çok iyi biliyormuş gibi hatırlamalarına,hatta ayrıntılarına kadar tarif ettiklerine sıkça rastlanmaktadır. Burada kastedilen anlamı budur. Spiritüel açıdan ruhun yeniden dünyaya gelmesinin kanıtı olarak yorumlanır. Dejavü olayları da parapsikolojide henüz tam anlamıyla açıklığa kavuşturulmuş değildir.
DELTA DALGALARI : Patolojik olarak kabul edilen beyin dalgalarıdır. Frekansları 3-5 ,amplitütleri ise yavaştır. Delta dalgaları parapsikolojik açıdan Psikokinezi deneylerinde bariz biçimde ortaya çıktığı gözlemlenen bir beyin dalgası türüdür.
DİYALEKTİK YIPRANMA : Kirlian yöntemine göre yapılan Krona incelemelerinde çeşitli değişiklikler meydana getirilerek kronanın şekillenmesine etki eden kopma hali. Özellikle de denenen obje bir bitki yaprağı gibi ince maddeden oluştuğunda daha belirgin olmaktadır. Eğer bozulma büyükse,her çeşit madde krona ya girebilmekte ve böylece görünen renk ışığın şiddetinde kullanılabilmektedir.
E
E.E.G : ElektroEnsfaloGraf sözcüğünün kısaltılmış şeklidir Nöroloji,psikiyatri,psikoloji ve özellikle parapsikoloji’de kullanılan bir cihaza verilen ad. Bu aygıt sayesinde beyinden çıkan elektromanyetik akımların dalga boyları ve amplitütleri ölçülebilmektedir. Alfa,beta,Gamma,Delta ve Teta dalgaları gibi.
ENVOKASYON : Okültizmin bazı ritüellerinde yani ayinlerinde düşünce yoluyla bazı alçak veya yüksek frekanslı bedensiz varlıklara yapılan ve çağrı anlamına gelen ad. Okültik bir terimdir. Bu doğu gizemciliğinde ve İslam dininde Cin,Peri denen, batıda ise Elemanteller adı verilen tüm bedensiz varlıklar için geçerli bir sözcüktür. Satanizm’ de dahi şeytani bir takım varlıklarla iletişim kurma anlamında kullanılabilir.
ERSAN SELİM : Türk Jeolog. Dünyanın en yetkili parapsikoloji kürsüsünün bulunduğu John F. Kennedy Üniversitesi parapsikoloji bölümü mezunudur. Türkiye’nin ilk resmi diplomalı parapsikoloğudur.
E.S.P. : İngilizce’de Extra Sensory Perception kelimelerinin kısaltılmış şekline verilen ad. Türkçe’de Duyular Dışı Algı anlamına gelir. Parapsikolojinin Telepati,Duru görü ve kehanet anlamına gelen Prekognisyon gibi konularını içerir.
F
FAKİRİZM : Yoga doktrinlerini uygulayan bir Ortadoğu felsefesine verilen ad.Çoğunlukla yoga ile uğraşan Yogiler ile Fakirizmle uğraşan Fakirler birbirlerine karıştırılır. Gerçek fakirler yaşamlarını ıssız yerlerde ve halkla fazla iç içe olmadan inzivaya çekilerek geçirirler. Yogiler Hindistan’da daha ağırlıktayken fakirizmin’ in yoğun olduğu yer Pakistan’ dır.
FİZYOLOJİ : Bütün organların ve bütün hücrelerin yaşam şartlarını ve yaşama tarzlarını inceleyen bilim dalına verilen ad.
FLAMMARION CAMILLE : Fransız astronom. S.P.R. nin eski başkanlarındandır.
G
GALVANİK DİRENÇ : Deri üzerindeki dirençlere verilen ad. Bu dirençler parapsikolojide Psikogalvanometre ismi verilen bir aygıtla ölçülmektedir. Tüm modern parapsikoloji laboratuarlarında kullanılmaktadır.
GAMMA DALGALARI : 30- 50 frekanslı ve düşük amplitütlü ( Bkz. Amplitüt. ) beyin dalgalarıdır. Süratli hareketliliği meydana getirirler ve normal beyin dalgaları sınıfına girerler.
GARRET EİLEEN : ( 1892 – 1970 New York parapsikoloji kurumu başkanı. Dünyaca ünlü Backster ’in ( Bkz. Backster Cleve ) laboratuarında bitkilerin Backster’e nasıl tepkiler gösterdiklerini ve o başka bitkilere yöneldiği zaman nasıl kıskançlık duyduklarını izlemiş,bitki auraları hakkında uzmanlaşmıştır.
H
HAFIZA KAYBI : Hafızanın bir akıl hastalığı,travma,bayılma ve şok etkisi yaratan bazı psikolojik durumlarda tamamen veya geçici olarak kaybedilmesi hali. Örneğin epilepsi krizi anında hafıza kaybolur,kriz anın sona erdiğinde ise normale döner. Hafıza kaybı esnasında kişi ne yaptığının farkında değildir. Böyle anlarda hasta olan şahıs hukuken bile yaptıklarından sorumlu değildir. Aynı şekilde geçirilen bir beyin travması sonunda kişide bu hafıza kaybı ömür boyu da sürebilir. Konunun parapsikolojiyi ilgilendiren kısmı paranormal olayların oluşmasında da bazen hafıza kaybına rastlanmasıdır. Bu tür olayların oluşmasındaki hafıza kaybının hiçbir zaman devamlılık arz etmediği,geçici olduğu parapsikologlarca önemle vurgulanmaktadır. Hipnoz uykusunda deneğin hafıza kaybına uğradığı gibi iddialar varsa da,bunların gerçek dışı olduğu tıbben bilinir. Tam tersine hipnozda deneğin hafızası mükemmel çalışmakta,hatta normal halinde hatırlayamadığı bazı şeyleri bile hatırlamaktadır.
HALÜSİNASYON : Psikoloji,özellikle de psikiyatride kullanılan bir deyim. Halüsinasyon gerçekte var olmayan bazı objeleri görme,işitme,kokusunu alma,dokunabilme gibi duyu verileri tarafından yanlış ama gerçekmiş gibi algılanmaya denir. İllüzyon ile karıştırılmamalıdır. Çünkü İllüzyon belirli bir görüntünün göz tarafından yanlış algılanmasıdır. İllüzyonlar görüş açısı değiştiğinde kişi tarafından algılanabilirler. Oysa Halüsinasyonlarda kişi gördüğü şeylerin kesin olduğuna inanır ve onalı aynen yaşar. Psikoz niteliği gösteren akıl hastalıklarında bunlara sıkça rastlanır. Hasta yanlış algıladığı reel olmayan bir sürü şeye gerçek gözüyle bakar. Örneğin Paranoid-Şizofreni’ye yakalanmış bir hastanın melek,cin veya şeytancıklar gibi yaratıkların kendisini öldürmeye veya iyilik yapmaya geldiklerini iddia eder. Hipnoz uykusu içinde de geçici olarak bazı halüsinasyonlar yaratılabilir. ( Bkz. Hipnoz )
HARDY ALEİSTER : İngiliz zooloji profesörü. S.P.R. nin eski başkanlarındandır.
HİPNOTİZMA : Çeşitli yöntemlerle hastalar veya denekler üzerinde oluşturulan suni uyku haline verilen ad. Halk arasında çoğu kez manyetizma ile karıştırılır. Her ne kadar hipnoz içinde bazı hipnozcular manyetik fenomenleri kullanırlarsa da hipnotizma ile manyetizma birbirinden farklıdır. Her şeyden önce yöntemleri zaten apayrıdır. Hipnotizma tabiri ilk defa İskoçyalı doktor James Braid ( 1795 – 1868 ) tarafından geliştirilerek kullanılmıştır. Braid’in kanısına göre ; hipnotizma ile uyutulan kişinin hipnozunun kalitesi bu kişinin telkine elverişliliğiyle başarısı artar. Braid kendi hipnoz yönteminde deneklerini belirli objelere baktırıyor veya kendi gözlerine bakmalarını istiyordu. Bu bakımdan kendi asistanlarına da sabit bakış alıştırmaları yaptırtmıştır. Hipnoz uykusu normal bir uyku hali değildir. Hipnoz içindeki denekler hipnozcunun müdahalesi olmadan asla rüya da görmezler. Bu kişiler hipnozda tamamen hipnotizöre bağlıdırlar. Onun istediği sorulara yanıt verir,gayette iyi konuşabilirler. Günümüzde ise hipnoz sırf Braid’in yöntemleriyle kullanılmamaktadır. Buna manyetik bazı yöntemlerde ilave edilmiştir. Hipnotizma binlerce yılın ardından tekrar ortaya çıktığında birçok tartışmalara ve bu konuda bazı yeni ekollerin doğmasına neden oldu. Bunlardan en önemlileri üniversite çatısı altında çalışan Salpetriere ve Nancy ekolleridir. Salpetrier ekibi sinir hastalıkları profesörü D.R. Charcot’un başkanlığında kurulmuştur. Charcot histeri ve hipnoz arasında bir bağlantı olduğunu söyleyerek büyük bir yanlışlığa neden oldu. Ve hipnozu histeri ile aynı kategoride yorumladı. Yine bu dönemde 1880’de Bouraville,Berger,Tamburini, 1881’de Paul Richet ,1882’de Seppilli,Pitres ,1883’de Jup,Pardi,Babinski,1886’da Jung,Bel Lion önemli hipnoz araştırmacılarıdır. Daha sonraki yıllarda ise Bremaud,Azam,Lombrosso,Paul Janet gibi ünlüler Selpetrier ekolünü geliştirdiler. Bu kadar devrinin ünlü isminin yer aldığı ekolde hipnotizma her şeye rağmen bir süre sonra taraftarlarını kaybetmeye ve zayıflamaya başladı. Taşralı bir doktor olan A. Auguste Liebault ( 1823-1904 ) üniversitenin önemli bir profesörü olan Bernheim’i hipnozun tamamen telkin gücüne dayandığına inandırması üzerine Nancy Üniversitesi çatısı altında ikinci önemli ekol olan Nancy ekolü kuruldu. Nancy ekolu binlerce deney yaptı. Hipnotizmada çeşitli telkinlerin her biçimde uygun hale getirilmesinde başka bir şey olmadığı belirlendi. Nancy ekolü mensupları sayısız telkin yöntemleri uyguladı. Özellikle irade ile yapılamayan anormal fizyolojik olayları yaratmaya çalıştılar. Hipnoz teorileri üzerine oluşan varsayımlardaki başarısını Bernheim şöyle vurgulamıştır : Hipnotizma histeri gibi marazi bir hal değildir. Doğal uykuya benzeyen ve her normal insanda ortaya çıkması gerekli olan suni bir uyku halidir.
I
I CHING :
INTRA- HİPNOTİK TELKİN : Hipnotizma uykusu içinde uyutulmuş kişiye yapılan telkinlere verilen ad. “ Sağ eliniz kalkıyor…. Parmaklarınız bükülüyor “ gibi.
INTEGRASYON HİSSİ : Dinsel ve mistik bir yaşantı sonucu evrenle bir olma hali. ( Vecd ) Analitik,sensorik ve sembolik durumlarda olduğu gibi uyuşturucu ilaçlarla bu hale ulaşabilmek oldukça zor olarak tanımlanır. Çünkü uyuşturucuların insan beynindeki bazı sınırları açmakla birlikte son derece zararlı yan etkileri vardır. Bunların kullanılması sonucu beyin hücrelerinin olağanüstü tahrip olduğu bilinmektedir.
IVASİN VİCTOR : Nevada Üniversitesi öğretim üyesi. Dünyanın en ünlü parapsikoloji kürsülerinden birine sahip olan J.Fitzgerald Kennedy Üniversitesinde fal ve büyü ile uygulamalı bilgisayar dersleri okutmaktadır.
İZOLMAN : Parapsikolojik bir deney içinde bulunan kişilerin çeşitli boşaltma yöntemleriyle kendilerini günlük olaylardan,alakasız fikirlerden arındırmaları anlamına gelir. İzolmanın çeşitli yöntemleri vardır. Bunlara parapsikolojik açıdan önemlidir.
J
JACKS L.P. : İngiliz felsefe profesörü. S,P,R. nin eski başkanlarındandır.
JAKOBSON N. OLAF : İsveçli parapsikoloji araştırmacısı ve yazar. Ölümden Sonra Hayat adlı kitabı dilimize de çevrilmiştir.
JAMES PİERRE : Fransız doktoru ve hipnotizma uzmanı. S.P.R. nin ilk üyelerinden olan Janet ve Jung çağdaştılar. Hipnotizma tarihinin unutulmaz isimlerindendir. Uyku devreleri arasındaki detaylardan telepatik alışverişlere kadar hipnozun pek çok kritik yönünü incelemiştir. Hipnotizma adlı kitabı 1936’da Türkiye’de de basıldı.
JAMES WILLIAM : İngiliz felsefe ve psikoloji profesörü olan James S.P.R.’nin eski başkanlarındandır. Ayrıca A.S.P.R.’nin kurulmasına da büyük katkıları olmuştur.
K
KALİTATİF YÖNTEM : Bu yönteme göre parapsikolojik olaylar istatistiksel bir biçimde rakamlarla kayıt edilirler.
KAMENSKY YURİ : Rus telepati uzmanı. Sovyetlerin henüz yıkılmadığı dönemde ünlü telepati ikilisi olarak dünyaca ün yapan Kamensky- Nikolayev’in Kamensky’sidir. 1967 de meşhur Leningrad – Moskova telepati deneyinde partneri Nikolayevle beraber çok başarılı bir düşünce naklini gerçekleştirmiş ve tüm dünyada büyük yankılar uyandırmıştır.
KANTİTATİF YÖNTEM : Bu yönteme göre parapsikolojik olaylar istatistiksel yoldan gidilmeksizin içeriklerine göre kayıt ve tespit edilirler. İlkönce izlenimler toplanır. Daha sonra olayların doğruluğu her türlü araştırma verisiyle kesin olarak saptanır.
L
L ALANLARI : Modern voltmetrelerle ölçülen elektrodinamik alanlara verilen ad. Dr. Harold S. Burr ve arkadaşları tarafından incelenmiş bir konudur.
LAMBERT G.W. : İngiliz politikacı. S.P.R.’nin eski başkanlarındandır.
LETARJİ : Hipnotizma hali içindeki dördüncü ve sonuncu uyku devresine verilin ad. ( Bkz. Hipnotizma )
LEVİTASYON : Bilinen hiçbir fizik kanunla açıklanmaksızın cisimlerin,hatta insanların yerden havalanması ve bir süre asılı durur gibi kalması haline verilen ad. Bilindiği gibi yer çekimi dolayısıyla hiçbir obje fizik kanunları dahilinde havaya kalkamaz ve havada duramaz. Bu gravitasyon,yani yer çekimi kanunudur ve her şey için de geçerlidir. Tamamen bilinen ve ispatlanmış bir fizik kanundur. Oysa Dünyanın pek çok yerinde levitasyon olaylarına rastlanmakta ve bunları açığa çıkartabilmek için akademik bazı deneyle8r de yapılmaktadır. Parapsikologların da hararetle üzerinde durdukları önemli bir konudur. Daha ziyade bazı Yoga ekollerinde ve Fakirlerde bu tür olaylara rastlanır. Ender rastlanmakla beraber levitasyonu becerebilen birçok kişi vardır.
M
MANDALA : Sanskritçe kökenli bir sözcüktür. Hindu dini ve sanatı baştan aşağı Mandala sembolleriyle doludur. Mandala basit bir dairedir. Ancak sayısız çeşitlemeleri vardır. Mandala Okült bilimlerde koruyucu anlamına gelir. Ünlü psikoloji dehası Carl Gustav Jung’un görüşlerine göre belki de uçan daireler tüm Arketiplerin en güçlüsü olan mandalanın çağdaş bir görünümüdür. Çeşitli ırk ve milletlerde ve de mitolojilerde mandala kavramına bolca rastlanır.
MANNING MATHEW : Dünyaca ünlü İngiliz medyum. Koyu spritüalist olmasına rağmen kendi üstünde bilimsel deneyler yapmak isteyen bilim adamlarına ve parapsikologlara karşı gösterdiği ılımlı ve yapıcı tutumuyla tanınır. Laboratuar şartlarında yaptığı ilginç psikokinezi deneyleri vardır. Bir deneyde bilinçli olarak Teta ritimlerini salgılamayı başarmış ve parapsikologları oldukça şaşırtmıştır. Elde edilen kayıtlar o güne kadar elde edilenlerin en güçlüsü niteliğindedir.
MANYETİK AKIM : Canlılardan ve cansızlardan çıkan manyetik titreşimleri ifade eder. Manyetizmin öncüsü olan Anton Mesmer’e ( Bkz. Mesmer Anton ) göre bu “ Hayvansal mıknatısiyet “ olarak ifade edilmiştir. Manyetik akımların ruhsal şifacılarda ve psikokinezlerde çok güçlü olduğu bilinmektedir.
MANYETİK ALAN : Manyetik titreşimlerin yoğun olduğu bölgeyi ifade etmek için kullanılan terim. Manyetik alanlar cansız maddelerin etrafında bulunabileceği gibi canlıların etrafında das vardır. Manyetizörler,ruhsal şifacılar ve psikokinezler bunların en belirgin özelliklerini taşıyan kişilerdir. Cansız maddelerde de bir mıknatıs parçası bunun en güzel örneği sayılabilir.
MANYETİK ENDÜKSİYON TESTİ : Bu testte deneyci sağ elini deneğin alnına,sol elini ise kürek kemiğinin ortasına yerleştirir. Derin bir konsantrasyon içinde biyolojik plazmanın içinden kendine geçtiğini düşünür. Bir süre sonra belirgin olarak deneyci Psi gücünü artırdığını,denek ise kendi Psi gücünün azaldığını fark etmeye başlar. Deneycide meydana gelen canlılığın ve enerjinin artmasına karşın,denekte yorgunluk belirtileri ve titremeler görülür. Doğal beslenme türlerinin de canlılığı artırdığı saptanmıştır.
MESMER ANTON ( 1733- 1815 ) : Avusturyalı tıp doktoru.Çok eski çağlardan beri bilinen Manyetizma’yı sistematize etmiş ve hastaları üzerinde kullanarak büyük sansasyonlara neden olmuştur. Kendisi manyetizmaya “ Hayvansal Mıknatısı yet “ adını vermiştir. Tıp doktoru olurken doktora tezi olarak enteresan bir konu seçtiği bilinir. Bunun adını “ Yıldızların Etkilenmesine Dair “ koymuştur. Teorisini daha sonra iyice kanıtlayabilmek için birçok deney yapmıştır. Mıknatısın insan vücuduna olan etkilerini iyice incelemiş ve bu konuda çok başarılı olmuştur.Doktor olduktan sonra uyguladığı tedavi yöntemi hayli ilginçtir. O bahçesinde bulunan bir ağacı manyetize ediyor ve hastalarını bu ağaca bağlıyordu. Mesmer’in öncülük ettiği ve mesmerizm adıyla da anılan Manyetizma kavramı ileriki yıllarda çeşitli Manyetizörler tarafından iyice geliştirildi.
N
NAUMOV EDWARD : Rus biyoloji bilgini. Rusların son derece ciddi ve bilimsel parapsikoloji deneyleri yapan ünlü Popov grubunun ikinci başkanlığını yaptı. Özellikle telepati konusundaki ciddi araştırmalarıyla dünyaca tanınmıştır.
NATUROPATİ : Çeşitli hastalıkların tedavisinde şifa için ilaçlara baş vurmaksızın doğal maddelerin ve yöntemlerin kullanılması gerektiğini savunan ve bunu uygulayan bir görüş tarzı.
NEGLİ O. HANS : İsviçreli psikiyatrist. ( 1909 – 1976 ) 1958’de kurulan İsviçre Parapsikoloji kurumu’nun ilk başkanıdır. Ruhsal şifanın merkezi sayılan Filipinlerde ve Egzorsizm üzerinde yaptığı çalışmalarla ünlüdür.
O
OBSESYON : Psikiyatrik açıdan Obsesyon insan beynine yerleşmiş bulunan ve Zaralı olduğu halde terk edilemeyen bir fikir olarak kullanılır. Ancak bu sözcüğün çeşitli anlamları vardır. Bu anlam farklılıkları ise değişik düşünce tarzlarına göre değişir. Metapsişikte parapsikolojik olarak ispat edilmemekle beraber obsesyon yaşayan bir insan ruhunun bedensiz bir insan ruhu tarafından denetim altına alınarak o insanın idare edilmesidir. Cincilik gibi henüz ispat edilmemiş bazı konularla uğraşan kimseler ise bu denetim ve idare edilme olgusunu cinlerin insanları hegemonyaları altına alması biçiminde yorumlarlar. Parapsikolojide bedensiz varlıklar ve cinler henüz kesinlik kazanmadığından bu bilim içinde Obsesyon psikiyatrideki gibi tanımlanır. Yani kişinin bir fikirden vaz geçmeden o fikre bağlanması ve ona uyması gibi. Konu A.B.D’ de ve Rusya’da Psi faaliyetlerinde üstünlük sağlamak amacıyla günceldir. Büyük bir titizlikle gizlice yürütülen bazı deneyler çeşitli yöntemlerle insanların beynine hükmetmek,yani suni bir Obsesyon yaratmak amacını gütmektedir.
OUİJA TAHTASI : Spiritizma deneyleri yapanlar tarafından kullanılan basit bir araçtır. Bu araç üç tekerleği olan bir tahta parçasından ibarettir. Bu tahtanın etrafına alfabenin harfleri ve Evet-Hayır yazan iki de yazı konur. Ruh çağırma diye adlandırılan bu deneylerde medyum gözlerini kapayıp elini bu tahtanın üzerine koyar. Soru sorulduğunda ellerin hareketiyle beraber tahta tekerleklerinin üzerinde yürür ve bir harfin kenarında durur. Buna böylece devam edilerek sözcükler ve cümleler oluşturulur. Olabilecekler için Evet,olmayacaklar içinse tahta Hayır’a gider. Bir diğer adı da Plançete’dir.
ORGON ENERJİSİ : Modern parapsikoloji tarafından bütün canlı hücrelerden çıktığı kabul edilen bir enerji türüdür. Orgon enerjisi çok eski zamanlardan beri bilinmektedir ama aynı enerji değişik isimlerle tarif edilmiştir. Örneğin Anton Mesmer buna “ Hayvansal manyetizm “ demiştir. ( Bkz. Mesmer Anton )
P
PAVLİTA ROBERT: Çekoslovak desinatör ve parapsikoloji araştırmacısı. Ünü 1960 lı yıllardan itibaren tüm dünyaya yayılmıştır. Kendi adıyla anılan bir dizi jeneratör imal eden Pavlita icat ettiği bu aygıtlarla kesin sonuçlar elde etti.
PAVLİTA JENERATÖRLERİ : Bir dizi jeneratör icat ve imal eden Pavlita’nın en popüler jeneratörlerinden birinin özelliğini anlatan deney şudur : Sıkı sıkıya mühürlenmiş bir kutu içinde metal bir çubuk alttaki bir elektrik motoruna bağlı olarak döndürülebilmektedir. Dönen çubuğun tepesine ilk deneylerde bilim adamları bir şerit takarak bunu dengelediler. Bu bir T harfini andırıyordu. Metal kutunun içinde bulunan başka yegane şey bir köşede duran metal bir obje idi. Üstelik bakır şeridin dönüşleri de foto-elektriksel yöntemlerle izlenmekteydi. Pavlita konsantre olduğunda bakır şerit Pavlita tarafından durduruluyor daha sonra ise önce döndüğünün tam tersi yönünde dönmeye başlıyordu. Sanki görünmez bir güç kutunun içinde onu itmekte idi.
PİDDİNGTON J. GEORGE : ( 1869 – 1052 ) İngiliz iş adamı. Mesleği ile ilgisi olmamasına rağmen duyduğu ilgi dolayısıyla devrinin en ünlü metapsişikçileriyle çalışmış ve kendisini metapsişik konularda çok iyi yetiştirmiştir. S.P.R. nin eski başkanlarındandır.
PLANÇETE : ( Bkz. Ouija Tahtası )
PLETİSMOGRAF : Duyular dışı algılama deneylerinde Psi fonksiyonunu anlayabilmek için vücuttaki sinirsel atışları test etmeye yarayan bir aygıta verilen ad.
R
RADYESTEZİ : Tarihi çok eskiye dayanan,çatal çubuk,pandül,sarkaç ve bunlar gibi çeşitli objeler kullanarak su,metal ve yer altı zenginlikleri aramakla uğraşan bir dal. Bilinen tarihinin en eski örneklerine Romalılarda rastlanmaktadır. Bugünkü modern detektörlerin en ilkel şekli de denebilir. Ancak Radyestezi çok çalışılarak kazanılan bir yetenektir.
RADYONİK : Radyestezinin temel teorisine verilen ad.
RASTGELE SAYILAR : Bir paranormal algılama deneyinde hedef seçiminde gelişigüzel bir sistem sağlamak için bir makine aracılığıyla veya matematik yollarla elde edilen sayılar için kullanılan bir terim.
S
SALTER W. HELEN : ( 1883 – 1959 ) İngiliz psikoloji araştırmacısı. Ünlü otomatik medyum Margaret Verral’in kızı olan Helen de annesi gibi bir otomatik medyumdu. Dünyaca ünlü metapsişikçilerden Myers’in evinde yine medyumların en meşhurlarından Eusapia Palladino ile ciddi ve ilginç çalışmalar yapmıştır. Bilimsel parapsikoloji dergilerinde de çeşitli parapsikoloji makaleleri yayınlanan Helen ayrıca S.P.R. nin eski başkanlarındandır.
SALTER W. HENRY : ( 1880 – 1969 ) İngiliz tarih bilimcisi. Ünlü metapsişikçi Myers ile çalışmalar yapmıştır. Ayrca yakın arkadaşı olan parapsikolog C.D. Broad ile de önemli çalışmaları vardır. S.P.R. nin eski başkanlarındandır. Birçok bilimsel yazıya imza atan Salter’in hakkında yazılan biyografiler de vardır.
SATYA SAİ BABA : 1926’da Hindistan’da doğan Sai baba oluşturduğu çeşit,çeşit mucizeleriyle dünyaca tanınmaktadır. Halen de güncelliğini korumaktadır. Hindistan’ın ileri gelen din adamlarından biri olan Sai baba dünyanın hemen her ülkesinde tanınır ve bilinir. Milyonları aşan taraftarı ve müridi vardır. Paranormal diye adlandırılan konuların hemen hepsinde meydana getirdiği olaylarla üne kavuşmuştur. Meydana getirdiği olaylar birçok bilim adamı tarafından incelenmiş ve hiçbir hileye rastlanmamıştır. Hakkında bir sürü kitap yazılmış olan Sai babanın zaman,zaman telepati,bilokasyon,levitasyon,ruhsal şifa ve aporasyon gösterileri vardır. Hakkında yazılan kitaplardan biri de Bilim Araştırma Grubu yayınlarından Satya Sai Baba adıyla dilimize çevrilmiştir.
S,P.R. : Sözlüğümüzde adına sık,sık rastladığınız sözcüğü İngilizce’de ( Society Psycical Research ) sözcüklerinin kısaltılmış şeklidir. Tamamen bilim adamları tarafında yönetilen bu kurum dünyanın ünlü parapsikoloji kurumlarının en önemlisidir. S,P,R, 20 Şubat 1882’de resmi olarak kuruldu. Böylece paranormal fenomenler dünyada devrinin en ünlü bilim adamlarının katılımlarıyla gelişti. S.P.R. nin kurulmasında en büyük önderliği Sir William Fleteher Barret yapmıştır. Barret bir dizi konferanslar içinde çok başarılı hipnotizma seansları ve çeşitli deneyler de yapmış ve birçok bilim adamını etrafına toplamayı becermiştir. Bu olaylardan sonra Barret’in paranormal olayların bilimsel olarak incelenmesi olumlu karşılandı. Bu kurum kurulduğundan bu yana hep taraf tutmamam ilkesine sadık kaldı ve paranormal deneyler hakkında olumlu veya olumsuz yargılarda bulunmadı. Ayrıca S.P.R. spritüel kavramlar üzerinde de alaycı ve tenkitçi olmadı. Bunları sadece incelemekle yetindi. S.P.R. daha sonra A.S.P.R.’ye dönüştü.
T
TART CHARLES : Amerikalı elektrik yüksek mühendisi ve parapsikoloji uzmanı. 1937’de doğan Dr. Tart başta Duke Üniversitesinde J.B.Rhine’ın parapsikoloji laboratuarında ilk parapsikoloji çalışmalarına başladı. Yıllarca dünyanın en ünlü medyum ve parapsikologlarıyla çalıştı. Parapsikoloji alanında çok ciddi kitaplar yazmıştır.
TAYLOR JOHN : İngiliz fizikçisi ve matematikçisi. Parapsikolojinin pek çok konusuyla uğraşmasına rağmen,ağırlığını ünlü Uri Geller gibi dokunmadan metal bükenlere vermiştir. Süperminds adlı kitabında 36 ayrı metal büken kişiyi ve onlarla yapılan çalışmaları anlatır. Çok derin araştırmaları vardır.
TELEPATİ : Başka bir kişinin zihnindekilerin bir kişi veya kişiler tarafından algılanması halidir. Öz Türkçe’de “ Uzaduyum “ denilen telepatiye altıncı duyu diyenler de vardır. W.H.Mayers tarafından kullanılmış bir Yunanca sözcüklerden türemedir. Yunanca Tele uzakta,Pathos ise duygu anlamına gelir. Kökeni binlerce yıl geriye gitmesine rağmen parapsikoloji’de Duke Üniversitesi profesörlerinden J.B.Rhine’in bıkıp usanmadan binlerce denekle yaptığı çalışmaların sonucunda bilimsellik kazanmıştır. Halen telepati olayının biyokimyası bile bilinmektedir.
U
UFO : Dünyanın hemen tüm ülkelerinde gözlemlenen kimliği belirsiz uçan cisimlere verilen ad. Halk arasında bunların çanak ve daire şeklinde olanlarına Uçan Daire denmektedir.
UFOLOJİ : Kimliği belirsiz uçan cisimleri inceleyen bir araştırma dalıdır. Her ne kadar birçok astronom tarafından kabul edilmese bile parapsikoloji açısından önemli bir konudur. Ufologların iddialarına göre ufolar başka planetlerden,başka güneş sistemlerinden ve galaksilerden gelmektedirler.
ULLMAN MONTAGUE : Amerikalı psikiyatrist ve parapsikolog. Eileen Garret ile uzun yıllar çalışmıştır. En çok Gardner Murphy ile beraberce organize ederek kurdukları Rüya laboratuarı dünyaca ün kazanmıştır. Parapsikolojide kullanılan çeşitli aygıtlarla deneklerin rüyalarını ve rüya içinde gösterdikleri reaksiyonları incelemiştir. Dünyanın en gelişmiş olan bu rüya laboratuarında rüya hali içinde adına Rem dalgaları denen konu önemle incelenmektedir. ( Ünlü psikokinizi medyumu Nelya Mihalilova ile de çeşitli önemli çalışmalar yapmıştır. )
UYANIKLIK ÖTESİ : Ruh faaliyetinin kendiliğinden kuvvetlendiği bir durum. Ayşırı heyecan hallerinde,ölüm tehlikesiyle karşı karşıya gelindiği durumlarda,ateşli ve ağır hastalık anlarında ve de hipnotizma deneylerinde bu durum ortaya çıkabilir.
V
VAN DE CASTLE LEON : Amerikalı psikoloji profesörü ve parapsikolog. Ullman’la Maimonides rüya laboratuarında uzun zaman çalıştı. Amerikanın tanınmış hastanelerinde ve üniversitelerinde de sayısız E.S.P. yani,duyular dışı algılama deneyleri yaptı. Konusunun başarılı laboratuar adamlarından biridir.
VARYANS DIFFERANSIYEL EFFEKTLER : Varyansların başlama skorları ile farklılıklarının incelenmesidir. Birkaç çeşidi vardır.
VASILIEV L. LEONDOVITCH : ( 1891 – 1966 ) Sovyet roketçiliğinin babası sayılan Rus fizik bilgini. Ünlü Amerikalı J.B.Rhine ile birlikte önemli telepati çalışmalarına katılmıştır. Kendine göre geliştirdiği materyalistçe telepati teorileriyle da tanınır.
W
WATSON LYALL : Dünya çapında ünlü Amerikalı biyoloji uzmanı. Son yıllarda yazdığı bilimsel yapıtlarıyla biyolojiyi geniş halk kitlelerini sanki bir roman okuturcasına anlatabilmiş önemeli bir biyologdur. Halen dünyanın en ünlü parapsikoloji profesörlerinden Andrija Puharich,meşhur Uri Geller ile üçlü bir grup halinde çalışmaktadır. Dr. Watson’un Filipinli ruhsal şifacılar üzerinde yaptığı deneyler de parapsikoloji literatürüne geçmiş önemli olaylardır. “ Romeo Error” adlı en güzel kitabı “ Ölüm yanılgısı “ adıyla dilimize de çevrilmiştir.
WEST DONALD J. : İngiliz ruh ve sinir mütehassısı. Aynı zamanda kriminoloji uzmanıdır. 1924 doğumlu olan Dr. West parapsikoloji alanında yaptığı deneylerle de adını duyurmuştur. İki sene müddetle S.P.R. nin de başkanlığını yapmıştır.
WİCHCRAFT ( Bkz. Cadıcılık )
Y
YOGA : Yoga Hindistan menşeli bir yaşam felsefesidir. Birçok çeşidi vardır. Ortaya çıktığı kesin tarih tam olarak bilinmemektedir. En eski metinler olan Sanskritçe yazılmış olan Vedalarda izlerini görmek mümkündür. En eski bulguları M.Ö. 3000 li yıllara kadar dayanmaktadır. Yoga Hint düşüncesinin bir ürünüdür demek yanlış olmayacaktır. Kendini çeşitli yöntemlerle evrenle bütünleştirmeyi amaçlar. Yoga ile ilgili en ünlü eserlerden Mahabbarata adlı destanın Bhagavad Gita adlı uzun bir bölümünün Yogada büyük önemi vardır. Birçok çeşidi olan yoganın en popüler çeşitleri Hatha Yoga, Jnana Yoga, Karma Yoga, Laya Yoga, Raja yoga,Tantrik yoga, Mantra Yoga, ve Bhakti Yogadır. Halen dünyanın en çok ülkesinde revaçta olan sistem ise Hatha Yogadır.
YVONNE DUPLESSİS : Fransız edebiyatçı ve parapsikolog. 1966 yılından itibaren katıldığı telepati deneylerinden sonra Duru Görü çalışmalarına yönelmiş,1971’den bu yana ise Retina Ötesi görüm araştırmalarında uzmanlaşmıştır.
Z
ZAR ATMA TESTLERİ : Psikokinezi çalışmalarında zar atılarak yapılan testler denek’ de psikokinezi yeteneğinin olup olmadığını ölçmeyi sağlar. J.B.Rhine tarafından tavla zarları kullanılmıştır. Bu testte denek zarın altı noktalı yüzüne konsantre olur. Zarlar bunları sallayan bir sallayıcı içinde bulunmaktadır. Zarların yuvarlanmayıp belli bir yerde hemen durması için masanın etrafı yastıklarla baraj gibi desteklenir. Bu testlerin pek verimli olduğu söylenemezse de benzeri testler hala uygulanmaktadır.
ZAR ATMADA İLERİ BİR TEST : Bu test hakkında laboratuar dışında ve kendi evinde kendi kendine yapılabilecek bir test vardır. Kişi gece yarısı kendisini rahat hissettiği bir yere oturur. Zarlar bir kutu içine konur. Üç adet zar kullanılır. Kutu iyice sallanır,ancak gerek sallarken,gerekse atarken bunlar ellenmez. Akıldan üçten on sekize kadar bir rakam tutulur. Örneğin kişi on rakamını tutmuşsa puan alabilmek için zarların bu şekilde gelmeleri gerekir. 1-3-6, 2-6-2, 3-5, ve 3-3-4. Sonuçta üç zarı toplamının on olması testin gereğidir. Bu testte zarlar on iki defa sallanıp fırlatılmalı ve buna göre başarı oranına bakılmalıdır.
ZEN : Zen Budizm’ in uzantısında olan bir yaşam felsefesidir. Sanskritçe’de Dhayana adı verilen kendine has bir meditasyonu vardır. Yoga ile de yakinen alakalıdır. Zen’i anlamak oldukça zordur. Örneğin çok ünlü bir Zen üstadına Zen nedir ? diye sorulmuş ve Ne değildir ki ? diye bir cevap alınmıştır.
Sözlüğün telif hakları Gufran Erkılıç’a aittir.